
Cinnilere Tebliğat
Mustafa Özyurt
Efendimizin Mekkenin fethinde Mekke’ye girdiği Hacun yolunu takip ederek başta Hz. Hatice validemiz olmak üzere çok sayıda sahabinin medfun bulunduğu Cennetu’l-Mualla kabristanına. Biraz ilerde sağda Mescd-i Cin (Cinlerin Efendimize biat ettiği mekân), Cin mescidini geçince Mescidi şecere (bir arabinin isteği üzerine Efendimizin çağırdığı ağacın kendisine doğru harekete geçerek geldiği mekân), onun karşısında şu anda otopark olarak kulanılan yerin girişinde Efendimizin Mekke fethinde sancağının dikildiği mekân Mescidi Raye, biraz daha ileride Efendimizin doğduğu bugün kütüphane olarak kullanılan eve ve Kâbe-i şerife de tavafa, ibadete devam.
Değerli okyucularm, Hz. Peygamberimiz doğup büyüdüğü yerde neler çekti. Acı tatlı ne hatıralar yaşadı. Acı veya tatlı ne çekti ise bizim için çektiler. O hatıraların yaşandığı, Kuran ayetlerinin indiği topraklarda yürüdüğümüzü ve Efendimizin 53 yılını geçirdiği mübarek mukaddes bir beldede olduğumuzu sakın hatırdan çıkarmayalım hac veya Umreye gittiğimizde! Rasulüllahımızın o devrine gidelim, bakalım neler var;
Abdullah ibni Mes’ûd buyuruyor ki:
Müşriklerden Velîd adında birinin bir putu vardı. Safâ tepesinde toplanırlar, bu puta ibâdet ederlerdi. Bir gün Peygamber efendimiz, onların yanına gitti ve onları îmâna da’vet etti. Kâfir olan bir cinnî, o putun içine girdi ve sevgili Peygamberimiz için uygun olmayan sözler sarfetti. Peygamber efendimiz üzüldüler.
Başka bir gün şahsını görmediği bir kimse, Peygamber efendimize selâm vererek dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Kâfir olan bir cinnî sizin için münâsib olmayan şeyler söylemiş. Ben, onu bulup boynunu kestim. Arzû buyurup, yarın Safâ tepesine teşrif eder misiniz? Siz, yine onları İslâma da’vet ederseniz, ben de o putun içine girip, sizi medhedici sözler söylerim.
Peygamber efendimiz, Abdullah ismindeki bu cinnînin arzûsunu kabûl ettiler. Ertesi günü oraya gittiler ve yine müşrikleri îmâna da’vet ettiler. Müslüman cinnî, müşriklerin elindeki putun içine girip, sevgili Peygamberimizi ve İslâmiyeti anlatan güzel sözler ve beyitler söyledi.
Müşrikler, bu sözleri duyunca, başta Ebû Cehil olmak üzere ellerindeki putu parça parça ettiler. Resûlullaha saldırdılar. Mübârek yüzü kana boyandı. Onların bu ezâ ve cefâlarına tahammül gösterip, şöyle buyurdular:
- Ey Kureyşliler! Bana vuruyorsunuz. Ama ben sizin peygamberinizim.
Peygamber efendimiz, oradan ayrılıp evine geldi. Bir hizmetçi kız, bu hâdiseyi, başından sonuna kadar görmüştü. Bu sırada Hz. Hamza, dağda avlanıyordu. Bir ceylana ok atmak için hazırlandı. Ceylan dile gelerek dedi ki:
- Yâ Hamza! Bana ok atacağına kardeşinin oğlunu öldürmek isteyenlere ok atsan daha hayırlı olur.
Hz. Hamza bu sözlere hayret ederek süratle evine hareket etti. Hz. Hamza âdeti üzere, avdan dönünce, tavâf yapmak için Harem-i şerîfe uğrar, ondan sonra evine giderdi. Bir hizmetçi kız, bu hâdiseyi, başından sonuna kadar görmüştü. O gün tavâf yaparken, hizmetçi kız, yanına gelerek dedi ki:
- Ebû Cehil, kardeşinin oğluna, şöyle şöyle söyledi.
Hz. Hamza, Peygamber efendimize hakâret edildiğini işitince, akrabâlık damarları hareket etti. Silahlarını kuşanarak, Kureyş kâfirlerinin bulunduğu yere geldi.
- Kardeşimin oğluna, kötü söz söyliyen, kalbini inciten sen misin? Diyerek, boynundaki yay ile Ebû Cehil’in başını yedi yerinden yardı.
Orada bulunan kâfirler Hz. Hamza’ya saldıracak oldular. Bu durumda büyük çarpışma çıkacaktı. Fakat Ebû Cehil dedi ki:
- Dokunmayınız, Hamza haklıdır. Onun kardeşinin oğluna bilerek kötü şeyler söyledim.
Hz. Hamza oradan ayrıldıktan sonra, Ebû Cehil, etrafındakilere;
- Aman ona ilişmeyiniz! Bize kızar da Müslüman olur. Bununla Muhammed kuvvetlenir, dedi. Hz. Hamza Müslüman olmasın diye, kendi kafasının yarılmasına râzı oldu. Çünkü Hamza, hatırı sayılır, kıymetli ve kuvvetli idi.
Hamza, Peygamber efendimizin yanına gelip dedi ki:
- Yâ Muhammed, Ebû Cehil’den intikamını aldım. Onu kana boyadım, üzülme, sevin!
Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki:
- Ben, böyle şeylere sevinmem.
- Seni sevindirmek, üzüntüden kurtarmak için, ne istersen yapayım.
O zaman Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Ben ancak senin îmân etmen ile kıymetli bedenini Cehennem ateşinden kurtarman ile sevinirim.
Bunun üzerine Hz. Hamza hemen Müslüman oldu. Hakkında âyeti kerîme geldi.
Abdullah ibni Abbâs’a göre, Kur’ân-ı kerîmde En’âm sûresi 122. âyet-i kerîmesinde, “Diriltildiği ve nûra kavuşturulduğu” anlatılan zâtın Hz. Hamza ve aynı âyeti kerîmede, “Karanlıklarda bocalayan” şeklinde anlatılanın da Ebû Cehil olduğu açıklandı.
Hz. Hamza, Kureyşin yanına gidip Müslüman olduğunu ve Allahın Peygamberini her suretle koruyacağını bildirip şöyle dedi:
“- Kalbimi, İslâmiyete ve Hakka meylettirmiş olduğu için Allahü teâlâya hamdolsun. Bu din, kullarının her yaptığını bilen, herkese lutfu ile muâmele eden, kudreti her şeye galip gelen, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâ tarafından gönderilmiştir. (Devam edecek)