
Cennet Ve Miraç
Mustafa Özyurt
Cennet Müslümanların varoluşlarını devam ettirecekleri diyara verilen isimdir. Arapça bir sözcük olan Cennet, "Bahçe" anlamına gelmektedir. Nihai bir varış noktasıdır.
Miraç Hz. Muhammed in s.a.v.göğe yükselişini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir "Yolculuk yapmak" anlamındaki fiilin "gece yolculuğu" manasında kullanılan İsra, peygamberimiz a.v.s’ın geceleyin Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Burak adı verilen cennet bineği üzerinde Kudsi Şerif’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmesini, miraç ise göğe yükselmesini ifade eder. Biz, hz. Hadinin izahına devam edelim:
Cennet ve cehennem: O ikisi de ne yok edileceklerdir ve ne de onların ehli yok olacaktır. Cennet ve cehennem el’an mevcutturlar. Hz. Âdem ve Hz. Havva validemizin kıssası buna bir delildir.
Devani ve Ekseri Ulema: Cennet 7 kat semanın fevkında (üstünde) ve arşı alanın tahtındadır. Delil olarak da Necim Suresi ayet 14-15’de: “Sidretü’l-Münteha da Cibril’le görüştü. Onun yanında da Cennetü’l-Me’va vardır” diye. Bu bir beyani ilahidir.
Cehennem ise arzın tahtındadır. Hadisi Şerifte buyuruluyor ki: Herakl (Bizans Kralının ismi), Peygamberimize s.a.v. mektup yazmış ve demiş ki: “ Ya Muhammed sen, arz ve semanın genişliğinde olan cenneti gördünmü? Nerde sema ve arz?”
Rasülullah Efendimiz s.a.v. cevaben: “Sübhanallah, gündüz geldiği zaman gece nerdedir?” kelamıyla cevab vermişdir. (b.s.241)
Miracı Şerif, Rasülullah Efendimizin s.a.v. cismi, sureti, nuranisi iledir. Ruhi değildir. Mescidi Haramdan Mescidi Aksa’ya, (Buraya kadarı inkâr eden kâfir olur) oradan bütün semaya, oradan da Cenabı Mevlanın dilediği yerlere kadar, arş, kürs, cennet, cehennem cümlesini kendisine gezdirip gösterildi. Bu hadise Yekaza halinde (Uyanıklık halinde) vukuû bulmuştur.(b.s.242)
Hz. İSA VE DECCAL
Deccal, ahır zamanda mesih'in ikinci kez yeryüzüne gelmesinden önce insanları dini inancından saptırarak kötülüğe ve sapkınlığa yönelteceğine inanılan ve şeytanı temsil eden varlıktır. Bir şeyi örtmek, yaldızlamak veya boyamak manasına gelen Arapça 'decl' kökünden türemiş bir sıfat olup, çok yalancı, aldatıcı, hilekâr demektir.
Hz. Hadimi, berikasında mevzuyu şöyle izaha devem eder: Menavi’de denilmiştir ki: Deccal yahudilerin Mehdisidir. Nasıl müslümanlar, Hz. Mehdiyi bekliyorlarsa, onlar da kendi Mehdilerini bekleyicidirler denilmektedir. Rasülullah s.a.v. Deccal’ın çıkışı kıyametin şartlarından olduğunu haber veriyor. Kıyamet alametleri sayılırken de, emri bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münkerin terkedileceği, zinanın çoğalacağı, Ulemanın zulmete meyl etmesi, Ümera kapularına güvensizlik vs. gibi, alametler sıralanmıştır.
İsa a.s.v. indiğinde Hz. Peyğamberimizin şeriatı üzere hizmet edeceği, Havariyyun ve Eshabı Kehf’in de aynı şer’î şerife hizmet ve amel edecekleri beyan edilmektedir.
Elbette dünyanında zevali olacak. İnsanlar için ölüm de haktır. Risalei Necim de Muhammed-el-Gayti r.a. ölümden sonraki ahvali sayarken 12 ye ayırarak anlatıyor ve diyor ki:
1. Şehitler: Şehitler, yerler içerler. Ali Imran s.Ayet 169 da “Onlar Rabbileri indinde diridirler rızıklanırlarda” buyurulmuştur. Onların yiyecekleri cennet meyveleri, içecekleri cennet nehirlerindendir diye nakledilmektedir. Bu hal onları ihtiyaç olduklarından değil, ikram olarak kendilerine verilir. İlim ve semi (yani işitme) idrakleri vardır.
2. Mevta’lar (ölüler): Mevtalar gelen ziyaretçileri tanırlar. Seslerini işitirler. Selamlarını alırlar. 3. Mevtalar, uzak bile olsa yani uzak mekânları ve gelenlerin mekânları uzak bile olsa tanırlar. Lakin azap çekenler mahbus ve meşgul olurlar. Uzaktaki ve yakındaki ziyaret edeceklerini ziyaret ederler. 4. Ziyaretçilerine ünsiyet kurarlar. Ziyaretlerinden ziyaretle ferah duyarlar.
5. Ziyaret edilmezlerse güçlerine gider, gücenirler. Onların ruhları zaman zaman gelirler. Yakınlarının amellerini bilirler. Kötülüklerden bir kötü gördükleri zaman elem (üzüntü ve acı ) duyarlar. Hasenatlarından ise sevinirler. Kendilerine hasenatları arz edildiğinde sevinirler. Onlar öldükten sonra haklarında iyi haberlerle anıldıklarından hoşlanırlar. Yakınlarının hasenatlarına ferahlanırlar. Seyyiatlarından (kötü ve günah amellerinden) mahzun olurlar.
6. Zulüm ve eziyet cihetinden dirilerinin şikâyetlerinden elem (acı) duyarlar. 7. Ruhlar nereye gitmesi gerekiyorsa oraya gönderilirler. Denilmiştir ki: Mü’minlerin ruhları cennete, kâfirlerin ruhları cehenneme gönderilirler.
Ve yine denilmiştir ki: Şehitlerin ruhları cennete, mü’minlerin ruhları kabirlerinin çevresinde. Enbiyanın ruhları Alai îlliyyin de, insanların kimi ruhları cennetin kapusu üzerinde, kimisi kabrin de mahbus, kimisi arz da mahpus... kalacağı denilmektedir.
8. Kabir süâli’nin olmayacağı, öldürülen şehitlere mahsustur. 9. Mü’minlerin çocukları ahirette evlendirileceklerdir. 10. Kabih (çirkin) fiillerden azap olunanlar ki, namazı terk edenler gibi.
11. Kabrin üzerine ev bina etmek mekruhtur. 12. İki arkadaştan biri günah işlediği zaman (küçük günah olsun veya büyük günah olsun), onların arkadaşlıkları düşmanlığa kalbolur yani düşmanlığa dönüşür. (Devam edecek)