
At ve Deve Yarışları
Mustafa Özyurt
Birçoklarımızın belki de merak ettiği şeydir yarışlar. Ama Rasulüllah bu güzel kültürü de ashabına icra ettirmiş. Demek ki zaman zaman toplumun bu heyecana ihtiyacı var. Şimdi Efendimizin yarışlarının seyrinin tadını alalım:
Hicretin beşinci senesinde, Rasülüllah Efendimiz at ve develer arasında yarış yapardı. Rasülüllah Efendimiz, at sevgisine ehemmiyet verir bakımına dikkat ederdi. Hatta bir gün, elbisesinin eteği ile atının yüzünü sildiğine şahit olunmuştu. Hz. Enes ibni Malik’in rivayetine göre, Rasülüllah “ Sebha “ adıyla anılan atının üzerinde katıldığı bir yarışı birinci olarak bitirmişti.
Kendisi yarışçı olarak katılmadığı zaman, Sepha, Lizaz ve Zarib namındaki atlarına sahiblerinden başka yarışçıları bindirirdi. Yarışta birinci olanlara ok, kılınç ve süngü ile yaşlı ve dişsiz erkek deveden ödüller verir veya verdirirdi. Bunlardan başka şeylerden ödül verilmesine müsaade etmemişti.
SARIK VE EFENDİMİZİN ESHABINI DÜZELTMESİ
O, her şeyin nizami olmasını sever ve isterdi mesela;
Şaban ayında, Abdurranman İbni Avf’ın emrine 700 yüz kişi vererek, Devmeti’l- Cendel halkını İslam’a davet için gönderdi. Uğurlama sırasında Hz. Abdurrahman’a gelişi güzel sarılan sarığı çözdü. Onu, önüne oturtup mübarek eliyle yeniden düzenli şekilde sardı. Sarığın ucunu iki omuzun arasından dört parmak kadar sarkıttı. Sarığın bu şekilde sarılmasını emretti.
YAĞMUR DUASI
Ramazan ayının bir Cumasında ilk yağmur duası yapıldı. Ve namaz kılındı. Rasülü Ekrem, başına yay astı. Ezansız ve kametsiz olarak iki rekât namaz kıldırdı. Namazın birinci rekâtında Ala suresini, ikinci rekâtında Gaşiye suresini Fatihadan sonra okudu. Selamdan sonra, cemaata döndü. Sonra kıtlık halinin tebdili arzusuna işaret olarak, Rida’sının içini dışına çevirdi. İki dizi üzerine gelerek dua okudu. Allahü Teâlâ’ya hamd ve sena ile istiğfarda bulundu. Mağfiret ve rahmetiyle muamele ederek kuraklık ve kıtlığın kalkması için dua ve niyaz etti.
Rasülü Ekrem, daha sonraları da bazı seferler ve kuraklık zamanlarında, yağmur duası yapmış ve namaz kıldırmıştır. Müminlerde bu sünnete riayetle, kuraklık ve kıtlık hallerinde yağmur duasına çıkmaya devam etmişlerdir. Dua’ya çıkılırken sadaka vermek, temiz ve eski elbise giymek, alçak gönüllü ve korku içinde olmak, tevbe ve istiğfarda bulunmak, haksızlıkları terketmek, heyecan ve rahmet için zayıfları, çocuk ve yaşlıları, meleşen hayvanları beraber götürmek dikkat edilecek hususlardandır.
YAĞMUR VE YILIZLAR
Bir seferinde Peygamberimiz, okunu çukura sapladı ve su fışkırmaya başladı. Müminler, su mucizesi ile imanlarını takviye ederken, münafıklar her zaman olduğu gibi bozgunculuk yapmaktan geri kalmıyorlardı. İbni Übeyy, yağan yağmura yıldızların sebep olduğunu söyledi.( Yani Efendimizin mucizesi olduğuna inanmıyor). Ancak Peygamberimiz bunu kendisinden sorunca da inkâr etti. Peygamberimiz, yağmuru yıldızların yağdırdığını söylemenin insanı imansızlığa götüreceğini bildirdi. . (Devam edecek)
YÜKSEK SESLE TEKBİR
Hayber önlerinde, Rasülüllah mücahidlerin bir vadide yüksek sesle tekbir getirdiklerini duydu. Onlara:
“ Nefeslerinize acıyınız, zira sizin duada bulunduğunuzu Allahü Teâlâ sağır ve dilsiz değildir. O size çok yakın bulunuyor. Ve sizi en iyi şekilde duyuyor buyurdular.
Hayber, yahudi lisanı İbranice de “ Kale “ manasına idi. Burası yedi yüksek hisar ve kale’den meydana geldiği için bu isim verilmiştir.
ÖLÜ EVİNE YEMEK YAPMAK
Peygamberimiz s.a.v., Hz. Caferin ev halkının kayıplarının acısıyla meşgul olduklarını beyan buyurarak, onlara yemek hazırlanmasını emretti. Müslümanlar üç gün müddetle yemek yapıp ikramda bulundular.
İslamiyet de ölü evi için ilk yemek sünneti böylece başladı. Şehid ailesini üç gün müddetle kendi hallerine bıraktı. Üç günden sonra ağıt yapılmasını men etti.