
Arap Kelimesi ve Kimin Soyundan Geldikleri
Mustafa Özyurt
Arap ismi, güzel ve açık konuşmaktan gelir. Araplar, lisanlarında ki bu hususiyetlerinden dolayı diğer kavimlere, bu kelimenin zıddı olan Acem kelimesini söylemişlerdir. Araplar, Nuh aleyhisselamın büyük oğlu Sam’ın soyundan gelen Sam ırkına mensuptur.
MAKAMI İBRAHİM
Kâbenin kuzey doğu tarafında, Hz. İbrahim’in binek taşı ve iskele olarak kullandığı taşın bulunduğu mahaldir. Hz. İbrahim, Hz. Hacer validemiz ve Hz. İsmail’i ziyarete geldiğinde hayvanından inmek ve binmek için bu taşı kullanırdı.
Kâbe: Bu mukaddes Beyte tazım ifadesi olarak “Beyt’l-ahd “ denilmiştir. Sekiz köşeli haliyle bir küp şekline benzemesi sebebiyle de bu duruma atfen “Kâbe” ismini almıştır.
MİRAC
Hicretten 18 ay evvel, Receb ayının sonlarına doğru, Rasülüllah bir gece Kâbenin Hatim denilen kısmına, (diğer bir rivayete göre, amcası Ebu Talibin kızı Hz. Ümmü Hanın evinde) yatarken, Hz. Cebrail gelerek, o hazretin göğsünü yardı. Kalbini çıkardı, getirdiği bir leğen içerisinde Zemzem ile yıkayıp içini iman ve hikmetle doldurduktan sonra tekrar yerine koydu. Yani Efendimizin ameliyatının biride budur.
Hz. Âdem Peygamberi, Miraç da sağına bakınca güler, soluna bakınca ağlar gördü. Yani sağına bakınca cennetteki evlatlarını görüp gülüyor, soluna bakınca cehennemdeki evlatlarını görüp ağlıyor.
Evet, bu kadarını biz yazalım gerisini siz eserlerden inceleyin.
MÜMİNİN RE’Yİ ÜZERİNE HADİSİ ŞERİF
“Marae’l-müminine hasanen fehüve ındellahi hasen” Yani, Müminlerin güzel gördüğü şey, Allah c.c.indinde de güzeldir” buyrulmuştur.(Ev. Çe. Se. C. 7. S. 64)
MESCİDİ NEBEVİNİN AYDINLATILMASI
Önceleri, sabah ve yatsı namazlarında, kuru hurma dalı yaprakları, kabukları yakılarak aydınlatılırdı. Sonraları Hz. Tememi Dari, Medine’ye gelirken, kıymetli kandillerle zeytinyağı getirdi.
Bunu Rasülüllah Efendimiz gördü. Çok memnun oldu ve ona:
-Sen İslam ve Mescidi nurlandırdın. Allahü Teâala da seni dünyada ve ahirette nurlandırsın diye hayır dua etti. O kandili yakan zatın isminin Fetih olduğunu öğrenen Efendimiz, hayır ismi Sirac’tır buyurmuş. Ve ondan sonra o zatın ismi SİRAC diye çağrılmıştır (Sirac, aydınlatıcı manasınadır.
Rasülüllah Efendimiz, o zat Mescidi kandille aydınlattığı için bu ismi vermiştir. Yoksa Fetih ismi kötü olduğu için değildir). Ve aynı sahife de, Mescidlerin tütsülenmesini, evler gibi temiz tutulmasını Efendimizin emr ettiği yazılmaktadır. (İslam t. c.1.s31-32
RAVZA-İ MUTAHHERA:
Rasülüllah Efendimiz, Mescidi Nebeviye’yi yapacağında, arsa içerisindeki, hurma ve ağaçları kestirmiştir. Aslında orası bir mezarlık olup, sonradan tasarruf altına girmiştir. Efendimiz bu kabirleri açtırıp, çürümüş kemiklerini başka bir yere gömdürdü.
MİNBER: Hicretin sekizinci senesinde Mescidi Nebeviye, bir sahabenin teklifi üzerine, Rasülullah, Ensar kadınlarının (Medine-i Münevvere) birinin marangoz kölesine, Ilgın ağacından üç basamaklı ilk Minberi yaptırdı.
Peygamberimiz s.a.v.hutbe sırasında üçüncü basamağa kadar çıkar, oraya oturur, ayaklarını da ikinci basamağa koyardı.
Değerli okuyucu kardeşim, aşağıdaki satırları dikkatlice okursak, hulafa-i raşidinin edep anlayışını ve onların şahsında İslam’da edebi daha iyi kavramış oluruz;
Kendisinden sonra gelen, Hz. Ebu Bekir, ikinci basamağa oturur ayaklarını birinci basamağa koyardı. Hz. Ömer birinci basamağa oturur, ayaklarının birinci yere koyardı. Hz. Osman, ilk altı sene Hz. Ömer gibi yaptı. Daha sonra iyice yaşlanınca, üçüncü basamağa çıkıp oturdu.
Maalesef, Mescidi Nebevide şahit oluyoruz ki, bazı Müslüman kardeşlerimiz Rasulüllahın mihrabında namaz kılmaya çalışıyorlar! Hâlbuki sahabeler, kendilerini oraya münasip görmeyerek kaçınmışlardır. Ben hangi kirli hallerimle kendimi onun oturduğu, bastığı yerlere basmaya, oturmaya cesaret edebilirim? Demeli insan!
PERDE:
Minbere ilk defa perde astıran, Hz. Osman’dır. Hz. Muavine döneminde, kendisinin emriyle basamak dokuza çıkarıldı. Hicri altı yüz elli dört de Yemen Hükümdarı Muzaffer, kokulu Sandal ağacından yeni bir minber yaptırdı.
Hicri 666 de, Mısır Hükümdarı. 797 de Mısır Hük. 820 de Mısır hük yeniletti. 886’daki yangından sonra, kerpiçten yapıldı, alçıyla sıvandı. İkinci sene, Mısır hükümdarı Kayıdbay, taş minberle yeniletti.
Hicri 998 senesinde Osmanlı Padişahı Üçüncü Murad Han, İstanbul da mermerden imal ettirdiği 12 basamaklı ve halen kullanılan minberi, Mescidi Şerife koydurdu. Mısır Sultanının taş minberini de, Kuba mescidine koydurdu. (Devam edecek)