
Âmine Validemiz
Mustafa Özyurt
Muhterem okuyucularım, şeytan hiçbir zaman, peygamberimize benzeyemez, ancak” ben peygamberim” diyebilir. Hz. Allah, basiret ve şuurumuzu artırsın.
Ve Efendimizi annesi Âmine validemiz şöyle anlatır: “Yemin olsun ki, Şeytan benim oğluma zarar vermeye yol bulamaz. Benim oğlum büyük bir hal ve şana sahiptir. Ben, ona hamile kalınca, içimden bir nurun çıkıp bana Şam beldelerinden Busra’daki sarayları aydınlattığını gördüm.
Ümmü Eymen (r.a.) da, Peygamber Efendimizi şöyle över: Bu çocukta Kureyşin sabahatı, Medine’nin melahatı, Sad oğullarının fesahatı toplanmıştır diye överdi. Hz. Abdül-muttalib ile hz. Halimeye(sütannesi) aralarında şöyle bir konuşma geçdi:
Abdülmuttalib: İsmin nedir? Dedi.
Ben, adım Halime deyince gülümsedi. Ve “ Ne güzel ne güzel ey Halime, sende iki güzel haslet var ki, biri sad, diğeri hilimdir”. Dünya ve ahiretin hayrı, izzet ve şerefi bu iki haslettedir. Bu durum, Halime validemiz Mekke’ye çocuk almaya gittiğinde vuku bulmuştur. Sad ise, Sad oğullarındanım demesinden mevzu olmuştur.
HAZRETİ ZEYD, ismi Kuranı kerimde sarahaten anılan tek sahabe şerefine nail olmuştur.
EFENDİMİZİN SÜNNET HALİ
Bir rivayete göre sünnetli ve göbeği kesilmiş olarak doğmuştur.
İmamı Kastalani ise Mevahibin de, Velid bin Abbastan naklen, Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalip tarafından sünnet ettirildiğini beyan ediyor.
Dedesi Abdulmutalibe, neden ismini “Muhammed” koydun diyenlere:
“Allahü teala onu yerde ve gökte övülmüş kılsın diye “ dedi. Sonraları da Fatımiler devrinden itibaren Müslümanlar arasında, gerek devlet erkânı ve gerekse halk tarafından Peygamberimizin doğum gününde mevlit merasimleri tertip edile gelmiştir.
PEYGAMBERİMİZİN EVİ: Peygamberimizin sav. Doğduğu mübarek ev Mekke’nin doğu tarafında, Safa tepesinin yanında, Haşim oğulları mahallesinde Mevlid sokağı” denilen yerdedir.
EFENDİMİZİN İNCİLDEKİ İSMİ
Efendimizin Ahmet ismi, İncil kitaplarında Ruhul-Kudüs manasına olan “Paraklid” kelimesinin karşılığı sayılmıştır. Nitekim İncilin Arapça nushalarında da Paraklid yerine Ahmet ismi kullanılmış ve öyle tercüme edilmiştir. Saf suresinin 6. Ayetinde, İsa as. dan da hikaye olarak mealen “ Meryem oğlu İsa, İsrail oğullarına dedi ki; Ey İsrail oğulları, ben Allahü Teâala tarafından sizlere gönderilen bir peygamberim. Benden önce indirilen Tevrat’ı tasdik eder ve benden sonra Ahmed ismiyle gelecek peygambere müjdelerim” buyrulmuştur.
EYYÜB ALEYHİSSELAM
Dünya da çiçek hastalığına ilk defa Hz. Eyyüb yakalandı. Hz. Eyyüb hastalığa yakalandığında, mübarek başı ateş gibiydi. Bütün vücudu yer yer kabardı. Dünya da çiçek hastalığına tutulan ilk kişi oldu. Hastalığı senelerce sürdü. Bedeni tamamiyle eriyerek bir deri bir kemik haline geldi. İnsanlar, hastalığı bulaşır korkusuyla, Allahın Peygamberini şehir dışına çıkardı.
Hazreti Eyyüb’un hastalıktan mütevellit yaralarına kurt düştüğü söyleniyorsa da, bunun aslı ka’iyyen yoktur bu kurt düşme, sözü Yahudi eserlerinde geçmektedir. Çünkü imtihan içinde olsa böyle bir illeti Cenabı Hak hiçbir Peygamberine vermez. Ve münasip de görmez.
Hz. Eyyüb hanımına, şeytanın verdiği vesvesesinden müteessir olmaması için ona:
“ Şeytanın vesvesesine kulak asma, söylediğin gibi seksen sene, Allah Teâlâ’nın her türlü nimet ve ihsanı ile refah ve huzur içerisinde yaşadık. Bu ibtilaya tutulalı henüz yedi sene oldu. Senelerce süren ihsanlar ve ebedi nimetlere karşı, şu kadarcık bela ve afet için şikâyetçi olmaya rabbimden hayâ ederim” dedi.
EYYÜB RUHSATI
Hazreti Eyyüb, hastalığı sırasındaki bir ihtiyaç sebebiyle, bir zengin hanıma hizmet edip aldığı para ile ihtiyaçlarını gördü. Lakin Allahın peygamberi bunu habersiz izinsiz yaptığından kızdı. Ve hanımına, yüz değnek vurmaya yemin etmişti. Yüce Allahımız ise Peygamberine, yıllarca hizmet etmiş bu değerli annemize vurdurmak istemedi. Ama Eyyüp Peygamberin yeminini yerine getirmesi lazım idi.
Bu sebepten Cenabı hak, merhameten, bir demet yaprağı veya yüz adet ekin sapını bir araya getirerek zevcesine bir defada vurmasını ve yeminini yerine getirmesini söylemiştir. Buna hile-i şer’iye de derler. Bu zamanda bazı kimseler bunu keyiflerine göre kıyas yaparlarsa, asla caiz değildir ve ateşle oynamak gibi bir tehlike olur hafezanallah! (Devam edecek)