Mustafa Özyurt

Allahın Birliği Ve Sıfatı Subutiye

Mustafa Özyurt

Allah’ın (c.c.) sıfat ve güzel isimlerindeki birliği temsil ederken el-Ehad güzel isminde ise zatındaki birlik ifade edilmektedir. Allah (c.c.) her varlık üzerinde kalıcı ayetlerle bunu işlemiştir. Bütün canlı ve cansız varlıklar O’nun bu el-Vâhid mührünü taşırlar. Tüm insanların bedenleri de aynı organlardan meydana gelir. Ama aynı yüze sahip iki insanı göstermek imkânsızdır. Bu da insanları yaratanın tek ilah olduğunu gösterir.
Eğer birden fazla ilah olsaydı evrenin ve dünyanın kanunlarında bir uyum ve bütünlük olmazdı. Bu ilahlar birbirleri ile rekabete girer, bu da varlık dünyasında bir kargaşaya sebep olurdu. Dünyadaki bütün ağaç yaprakları birbirine benzer, ama aynı değildir. Her yaprak diğer yapraktan kendisini farklı kılan özelliklere sahiptir. Demek ki bunları yaratan ilah hiçbir şeye benzemez. İkizlerde bile benzerlik noktaları kadar farklılıklar söz konusudur. Bu da insanları yaratan tek ilahın eşsiz ve benzersiz olduğunu gösteren başka bir ayettir.
Yüce Allah’a ait olan bazı sıfatlar, onun tarafından sınırlı olarak başka varlıklara da verilmiştir. Bunlara sübûti sıfatlar denir. Hadimi (k.s.) vahdaniyet ve sıfatları şöyle tanıtmaktadır:
Ehlisünnet ve’l-cemaatın cümlesi birdir. Muhakkak Allah Teâlâ birdir. Yani zatında sıfatında birdir.
İzah: Burada VAHİD kelimesi kullanıldı. EHAD kullanılmadı. Biz deriz ki; Evet, EHAD ekseriya nefi de kullanılır. Burada ise isbat vardır. (b.s.215)
Sıfatı subutiye ise 8 dir. 1.Hayat. Allah Teâlâ haydır (diridir). 2. İlim: Her şeyi bilir. Ezeli ve ebedidir. İlminin nihayeti yoktur. 3. Kudret: Her şeye, istediğini var etmeye ve yok etmeye kadirdir. O beslenmeyip besleyendir. 4. Semi: Her şeyi işiticidir.
5.Besar: Her şeyi görür. Gizli aşikâr, kusurlu ve kusursuz hallerimizi görür. 6. İradet: Bütün kâinatta murat irade onundur. O ne dilerse o olur. Onun hükmünü kimse bozamaz. Onun dilediğini kimse değiştiremez. 7. Tekvin: Yoktan var etmesi. O, Kün Fe yekün yani ol dediği zaman hemen olur.
8.Kelam: Zatıyla kaim ezeli bir sıfattır. Kuranın nazmı kelamına KUR’AN diye isim verilir, yani kendine has konuşması ki, Kuranı Kerim şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonra da kıyamete kadar İlahi muhafaza ile sırf ilahi kelam olarak, en ufacık değişiklik olmamış ve olmayacaktır da ve böyle devam edecektir. (b.s.223
RU’YETÜLLAH; Ru’yetüllah mümkünmüdür? Hadimi merhum, bunu şöyle açıklamaktadır: Yakaza halinde (Uyanıklık) ru’yetüllah yani Allah Tealayı görmek aklen caizdir.
BASAR: Hüsnü ayn ve kalbden hatıra gelen bir nazar manasıdır. Rasülullah Efendimiz s.a.v. Mirac da Rabbimizi dünya gözüyle görmüştür. Zaten onu Rabbisi her tarafı ve her yeri görür hale getirmiştir. Menam da ise (uyku halinde): Bir kısım Evliyanın gördüğü yazılmaktadır. Mesela:
Bazi Havaşi Akaid de (Akaid haşiyelerinde) Muhammed ibni Aliyyi’t-Tirmizi: Buyurdu ki: Ben, menam da, Mevlayı bin defa gördüm. Ve hem dedim ki; Ya Rabbi, Ben imanımın zayi olacağından korkuyorum.
O zaman bana, sabah namazının sünneti ve farzı arasında şu tesbihi okumamı emretti : “Ya hayyü ya kuyyüm ya ze’l-celali ve’l-ikram. Es-elüke en tuhyiye kalbî(sonunu uzatarak) bi nuri mârifetike Ebeden Ya Allah Ya Allah Ya Allah Ya Bediâ’s-semavati ve’l-arz”
Manası: Ya hayyu ya kayyum yazel-celali vel-ikram, senden kalbimi ebedi olarak senin marifetinin nuru ile diriltmeni yaşatmanı diri tutmanı isterim. Ya Allah Ya Allah Ya Allah Ya Bediassemavatı vel-arz.
İmamı Azam r.a. ve Ebu Yezid r.a. den : ”Rü’yam da Rabbimi gördüm. Ya Rabbi sana gelmenin yolu nedir? Dedim. Buyurdular ki!
“Nefsini terket”.
Ahiret darından Allahın görüleceği naklidir. Yani delille sabittir. Böyle inanmak vaciptir. Hatta bu görünmek, cennete mahsus değil, arafattan da görecekler vardır. Tezkiratül-Kurtubi de geçtiği gibi.
Ahiretten görüleceğine inanmak vacib ama dünya da dünya gözüyle görünmesine inanmak vacip değildir. Lakin Peygamber Efendimiz s.a.v. dünya gözüyle Mirac da Rabbimizi gördüğü kat’idir(kesindir). Cennet de görüleceğine dair delil Kıyame suresi ayet 21-22 de: “O gün yüzler Rabbilerine nazır olarak (yönelmiş olarak) nazar edeceklerdir.” buyurulmaktadır.
Hadisi Nebevi de ise: Siz yakında Rabbinizi, ayın on dördünde ayı gördüğünüz gibi görürsünüz.” buyurmuştur. İcma ümmet bunun üzerinedir. Bu ruyet (görmek) mekânsız ve cihetsiz ve mesafe sübutu olmadan olacaktır. Tezkirat da: Kıyamet de, kâfirlerde bir defaya mahsus Mevlayı görecekleri yazılıdır. Bir kavle göre de ve hatta kabir de bile, yine ruhun çıkışı esnasında da böyledir. Onlar cennete ebediyen giremeyeceklerdir. Buna sebep! Bu lezzet fırsatını kaçırdıklarından, ukubetlerinin, azaplarının ziyadeleşmesi için görünecektir denilmektedir. (b.s.226) )(Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları