Mustafa Özyurt

Alaaddin Keykubat-ı

Mustafa Özyurt

İyi büyüyüp, güzel terbiye alarak yetişmişlerdi. Akli ve nakli ilimlerle müzeyyen idiler. Hak ve hukukun adaletin gözetmesinin cemiyetin huzur ve refahının bunlara bağlı olduğu inancı ile yetiştirilmişlerdi. Bu meziyetlerle yüce karaktere sahip olan, 1. Aladdini Keykubat (r.a.) bakalım bize hayatından nasıl dersler aktacak;

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en büyük sultanlarından. İsmi Keykubat, lakabıAlâüddin, ünvanı ise Sultanü’l-Âlem, Sultanü’l-azam idi. Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu olup, doğum tarihi bilinmemektedir. Babasının ‘melik’lik devrinde 1186, Uluborlu yahut birinci hükümdarlık devrinde1192-1196 doğması ihtimali dâhilindedir. İyi bir şekilde büyütülüp, yetiştirilmesinde ve güzel bir terbiye verilmesinde titizlik gösterildi. Türk- İslâm ananesine göre Emir Seyfeddin Ay- Aba ve Emir Bedriddin Gevhertaş atabek tayin edildi. İşinin ehli olan Atabeği, onun âlimlerden aklî ve nakli ilimler ile kitabet ve edebiyat öğrenmesine, büyük ihtimam gösterdi. Ana dili olan Türkçe’nin yanında Farsça, Rumca, Arapça öğrendi. Farsça’ya şiir yazabilecek nisbette vakıf oldu. Ayrıca, yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi öğrendi. Devlet idaresinde yetiştirilip, İslam ahlakı verildi.

Babası Gıyaseddin Keyhüsrev 1196 senesinde tahttan ayrıldı. Bundan sonra yerine Anadolu Selçuklu sultanı İkinci Rukneddin Süleyman Şah hükümdar oldu. Kısa müddetlerle bazı şehirlerde ikametten etti (İstanbul). 1204 senesinde, Haçlıların İstanbul’u işgali üzerine aynı sene Anadolu’ya geçti. Babası uç beğlerini davetiyle 1205’de Anadolu Selçuklu Sultanı olunca, Konya’ya geldi. Alâaddin Keykübat, Tokat merkez olmak üzere Danişmend arazisine Melik tayin edildi. Adına hutbe okunup, para kestirdi. Yedi yıl meliklik yaptı. Babasının vefatıyla saltanata kardeşi İzzeddin Keykavus geçti. Saltanatı ele geçirmek için hareket eden Aladdin Keykubat, Erzurum meliki amcası Muğıseddin Tuğrul Şah, Uç Beği Danışmendli Zahireddin vs.’den aldığı destekle şehri muhasara etti. Anadolu Selçuklu Sultanı ağabeyi İzzeddin Keykavus’un şehri muhasarasına mukavemet ettiyse de sultanın ihsanlarına kavuşanlar tarafından yakalanıp, teslim edildi. Sultanın hocası Şeyh Mecdüddin (Sadreddin Konevi Hazretinin hocasıdır) İshak Efendi’nin tavassutuyla katledilmeyip, Malatya’ya gönderildi. Sultan İzzeddin Keykavus, yüksek vasıf ve hususiyetlerini takdir ettiği kardeşi Alâaddin Keykubatın tahta geçirilmesini vasiyet etti. Anadolu Selçuklu devlet adamları, kumandanlar ve âlimlerinin kararıyla tahta çıkması uygun görüldü. Beylerbeyi ve maiyeti, Alaaddini Keykubat’ı tahta davet müjdesini götürmek için yola çıktı. Bu sırada, Kezirpert kalesine mahbus olan Alaaddini Keykubat, bir gece rüyasında gördü. Rüyasında nurani yüzlü bir ihtiyar gelip, ayaklarının bağını çözdüğünü, koltuğundan tutarak iri bir ata bindirdiğini gördü. Ve “bundan sonra Şihabüddin Ömer bin Muhammed Sühreverdinin himmeti ve muhabbeti seninle beraberdir” dediğini duydu. Neşeli bir şekilde uyanın şehzadeyi, sebebini bilmediği bir sevinç kaplamıştı. Bu durum ikindi namazına kadar devam etti. İkindi namazını kıldıktan sonra, kendisine sultanlık haberini getiren Beylerbeyi Seyfeddin Ay-Aba ve süvarileri görünce, kötü bir durumla karşılanacağından endişe etti.

   Ömrünün sonunu düşünüp ölümü bekleyen Alâddini Keykubat, gelenlerden ağabeyinin vefat haberini duyup, saltanat daveti alınca, Allahü Tealâya şükretti. Zaman kaybetmeden harekete geçti. Sivas’ta ağabeyisinin tabutu ile karşılaştı. Anadolu Selçuklu tahtına oturdu. Ve sultanlığını ilan etti. Âlimler beyler ve devlet ricali, önünde toplanarak bî’at ( tabilik, bağlılık yemini) yaptılar. Payitahta giderken Kayseri, Aksaray ve sonra Konya’da beyler bağlılıklarını arz ettiler. Abbasi Halifesi Nasır bin Müstedi de, büyük âlim Şeyh Şihabüddin Sühreverdi Hazretlerini hil’at, menşur ve diğer hâkimiyet alametleriyle Konya’ya gönderdi. Halifenin elçisi Şeyh Şihabüddin Sühreverdi; ilmiyle amil, İslam âlemini fütüvvet (cömert, kerem sahibi, genç dinamik) teşkilatlarıyla birleştiren, zahir ve batın ilimlerinde mahir bir âlimdi. Selçuklu tahtının genç sultanı Alâüddin Keykubat, böyle mübarek bir zatın payitahtını şereflendireceğini haber alınca, üst seviyedeki beylerini karşılama ve refakat vazifesiyle Aksaray’a gönderdi. Kadı, âlim, şeyh, mütesavvif, ahî ve devlet ricali onu karşılamak için yola çıktılar. Sultan, kendisi de hassa askerleri ile istikbale çıktı. Sultan Alaüddin Keykubat, gönül sultanı kalplerin kutbu Şihabüddin Sühreverdi Hazretlerini görünce; Kezirbet kalesinde iken kendisine rüyasında sultanlık müjdesini veren nur yüzlü zat olduğunu anladı. Karşılayıp hürmetle ellerini öptü. Şeyh, İslam dinine hizmet etmesi ve memleketinde adaleti yükseltmesi için sultana dua etti. Sultanla birlikte Konya’ya girdi. Güzel bir şekilde ağırlandı. Şihabüddin Sühreverdi Hazretleri, Selçuklu sarayında tertip edilen merasim de sultana, halife’nin Hil’atini giydirdi, başına imame yani sarık koydu. Saltanat tevcih ananesine göre, halifenin gönderdiği asa ile sultanın arkasına vurup, adalet ve dinin emir ve yasaklarından ayrılmaması yolundaki tavsiyelerini tekrar ettikten sonra, tahta oturmasına müsaade etti. Ruhları şadolsun.

(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları