Mustafa Özyurt

Alaaddin keykubat -2

Mustafa Özyurt

 “Emirler, işleri ehli olmayan kimselere verilirse, işte o zaman kıyametin kopmasını bekleyiniz”

     Cihan bizim kudretimizi biliyor. Lakin dünya bir karar üzere kalmaz ve hadiselerin ne getireceği önceden kestirilemez düşüncesi ile tedbiri elden hiç bırakmayan o, büyük devlet adamı I.Aladdini Keykubatın cülus merasimi ise şöyle olmuştur:

    Sultan, Bağdad’ta bulunan İslam halifenin gönderdiği eğer süslü bir ata bindirildi ve Bağdad’tan gelen paralar üzerine saçıldı. Alaaddini Keykubat, saltanat alameti olarak çetr, sancak ve mehter takımı ile Sühreverdi Hazretlerinin refakatinde ata bindi. Birlikte dolaşıp, saraya döndüler ve yemek yediler. Sohbette hapishanedeki rüyasını anlattı.

     Hükümdarlığın akabinde bir rüya daha gördü. Hayret içerisinde uyandı. Behaeddin Veled’e ve Şeyh Sühreverdi Hazretlerine anlattığı rüyasında; başının altından, göğsünün ham gümüşten, göbeğinden aşağısının tamamen tunçtan, her iki kalçanın kurşundan ve iki ayağının da kalaydan olduğunu görmüştü. Bütün tabirciler, bu rüyanın yüceliğinden hayrette kaldılar. Şihabüddin Sühreverdi Hazretleri bu rüyanın tabirini Behaeddin Veled hazretlerine havale etti. Ve kendisi hiçbir şey söylemedi. Behaüddin Veled bu rüyayı şöyle tabir etti: “Sen dünyada oldukça, insanlar rahat, temiz yaşayacaklar. Ve altın gibi kıymetli olacaklar. Senin ölümünden sonra, oğlunun sultanlık zamanı, senin zamanına nisbetle, gümüş derecesinde olacak, torunun zamanında tunç mertebesine düşecekler, haris insanlar başa geçecek. Saltanat üçüncü batna ulaşınca her taraf karışacak. Halk arasında dürüstlük, vefa ve şefkat kalmayacak. Dördüncü ve beşinci batna gelince, Rum ülkesi yani Anadolu tamamen harabe olacak. Bütün memleketleri fesat ehli kaplayacak. Selçuklu ailesi zevale uğrayacak.  Dünyanın nizamı bozulacak! Küçükler hiç yoktan büyüklerin yerine geçecek. Önemli işler değersiz kimselerin elinde kalacak. Peygamber efendimizin; “Emirler, işleri ehli olmayan kimselere verilirse, işte o zaman kıyametin kopmasını bekleyiniz” buyurduğu gibi, her taraftan hariciler (fitneciler) çıkacak. Moğol istilası bütün dünyayı harabeye çevirecek. İslam âlimlerinin, vekar ve temkin sahibi evliyanın eserleri silinecek. Yeryüzünden bereket kalkacak. Çaresiz kalan insanlar, kıyametin kopmasını dört gözle bekleyecekler.”

    Sultan Alaaddini Keykubat ve mecliste bulunanlar, bu tabiri dinledikten sonra ağladılar. O gün Sultan Behaüddin Veled ve Şihabüddin Sühreverdi Hazretlerine kıymetli hediyeler verdi. Diğer âlimlere de hediyeler verip hepsinden dua istedi. Şihabüddin Sühreverdi hazretleri, dönüşünde Sultanın refakatinde uğurlanıp, yol boyunca refakatçılar verildi.

      Şihabüddin Sühreverdi Hazretleri Halifenin yanına döndüğünde, Alaaddini Keykubat ve ülkesi hakkında sitayişle bahsetmesi. Âlim ve velilerin Konya tarafına akın etmelerine sebep oldu. Sultanın tahta çıkmasını Eyyübi hükümdarı Melik Eşref de tebrik etti.

    Alaaddini Keykubat, maceralı gurbet ve hapishane hayatından sonra muhteşem bir merasimle tahta geçince; iktidarını kuvvetlendirip, aldığı idari, ictimai, iktisadî, siyasi ve askeri tedbirler ile icraata başladı. Orta Asya’dan Orta Doğu’ya doğru yayılan moğol zulmünden kaçan Türkistan, Horasan, İran, Azarbeycan, Kafkasya ve Kıpçak ilindeki Müslüman Türklerin her kesimine mensup; âlim, mutasavvif, sanatkâr, tacir ve ahali, karadan ve denizden Selçuklu ülkesine sığındı. Bunlar, şefkatle karşılanıp Anadolu’nun muhtelif şehir ve bölgelerinde iskân edildiler. Sultan Alaaddin Keykubat, istikbalde muhtemel Moğol tecavüzüne karşı hudud bölgelerini ve Anadolu’nun bazı şehirlerini tahkim ettirip, kaleler yaptırdı. Hududların tahkmatına ilaveler yaptırdı. (Konya, Sivas vs. gibi)

    Konya surlarını inşa ettirmeden önce, maiyetiyle dolaşıp şehrin büyüklüğü, zenginliği, ahalinin refahı, çevresinin bağ, bahçe ve köşklerle dolu olmasından sırayla bahsettikten sonra şöyle dedi:

     “Cihan bizim kudretimizi biliyor. Lakin dünya bir karar üzere kalmaz ve hadiselerin ne getireceği önceden kestirilemez. Konya gibi büyük, güzel ve zengin bir şehri, surdan mahrum bırakmak akıl karı değildir.”

    Tahkim için sur, burç ve kapıların yerleri tespit edildikten sonra bunlardan dört büyük kapı, birkaç burç ve sur bedelini bizzat kendi parasından yani hazine-i hassadan verdi. Kalanını da devlet ricalinden beylere taksim ederek, masraflarının karşılanmasını ve bir an önce yapılmasını emretti. Konya’daki inşaat kısa zamanda bitirtildi. Diğer vilayetlerde de aynı hizmetler, yerine bütün hızıyla devam ederek yerine getirildi. Surların inşası tamamlanınca gezip gördü. Çok beğendi. Emirleri, sanatkârları mükâfatlandırdı. Alaaddini Keykubatın firasetle muhtemel tehlikeye karşı tedbir alması, İslam âlemince takdirle karşılandı. Evet, içinde yaşadığı memleketimiz onun sayısız eserleri ile doludur. Genç ve dinamik yetişen bugünkü torunları lütfen araştırsınlar vesselam. (Devam edecek)

 

Yazarın Diğer Yazıları