Mustafa Özyurt

Adem Babamızın Zürriyyeti

Mustafa Özyurt

Değerli kardeşim; Âdem babamızın zürriyyeti çoğaldığı gibi, Şeytanın dahi zürriyyeti çoğaldı ve Âdem’in evladı ve ahfadını (torunlarını) azdırmak ile meşgul oldu. 
Hz. Âdem’in vefatından sonra Peygamberlik, oğlu Şit (a.s.)’a geldi ve Hak tarafından ona elli Suhuf (sahifeler yani Kur’an’ı Kerim gibi kitap değil de, emir ve talimatları ihtiva eden sahifeler demektir) nazil oldu. Kabe’yi ibtida taştan inşa eden odur.        
  
 HAZRETİ ÂDEM’İN CENNETTEKİ HALİ

 Âdem a.s. Cennette iken vücudu tüysüzdü. Dünyada iken de hiç sakalı bitmedi. Siyah saçlara son derece güzel bir simaya ve endama sahipti. Evladından ilk önce sakalı biten Hz. Şit’tir. Havva validemiz de görünüş itibariyle Hz. Âdeme benzerdi peygamberimiz (a.s.) Hz. Adem’in sûreti hususunda Yusuf’un güzelliği, Âdemin güzelliğinin yarısıdır buyurmuşlardır.
     Hz. Âdem babamız bin yaşında ebedi âleme intikal etmiştir. Hz. Âdem-i melekler yıkayıp kefenlediler. Oğlu Hz. Şit imam, diğer evladı ile melekler cemaat olmak üzere namazını kıldılar. Kabri şerifi Mekke-i Mükerreme de Ebu Kubeys dağındadır. Hz. Nuh, tufan hadisesinde Âdem (a.s.)’ın tabutunu çıkarıp gemiye almış ve daha sonra aynı yere veya o civara defnetmiştir. Hz. Âdem’in vefatından bir yıl geçmeden Havva validemiz vefat etmiştir. 
Âdem babamız ve Havva validemizin Cennetten dünyaya gönderilmelerinde ilahi hikmetler vardır. 
      Âdem aleyhisselam, Havva validemiz sebebiyle şeytani aleyhi’l-lanenin iğvasına uymuşlar idi. Bu sebepten Cenabı Mevla onları Cennetten dünyaya gönderdi. Lakin onların dünyaya gönderilmesinin sebebi sadece bu değildir.
       Hikmetini Allahımız en iyi bilendir. Fakat bizim bilmemiz lazım gelen onların kıssasından hisseler çıkarmaktır. Zira onları Mevlamız cennetten çıkardığı zaman dünyada her ikisini de ayrı ayrı yerlere koydurdu, bir hikmete mebni olarak. Ama onlar şeytanı aleyhillane’ye uyup, Allahü Teâla’yı gücendirme endişesinden çok gözyaşı döktüler. İslam tarihinde o hadise şöyle kaydedilmektedir:
Hazreti Âdem babamız ve Havva annemizin her ikisinin de gözlerinden nisan yağmuru gibi yaşlar akıyordu. Bilhassa Hz. Âdem’in toplanan gözyaşlarını hayvanlar içer lezzet içerisinde suya kanarlardı. 
    Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, “Bütün arz ehlinin gözyaşları, Âdem’in gözyaşlarına denk olamaz” buyurmuşlardır. Mealen, bir ayeti celilesinde Âdem babamızın ilticası şöyle beyan buyrulur: “Ey bizim rabbimiz! Biz kendimize kötülük yaptık, sen bizi mağfiret etmezsen, bize merhamet etmezsen, elbette biz hüsrana düşenlerden oluruz.”
Burada, Mevla’ya nasıl arzuhalde bulunulur, bunun beyanı ve insanın kendisini tanıması beyanı vardır. Nitekim Efendimiz (s.a.v.)’in şu hadisi nebevisi bunu tefsir etmektedir de; “Kim nefsini tanırsa bilirse rabbini de bilmiş tanımış olur” buyurmuştur. İnşallah bu sınıftan oluruz.  (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları