Mustafa Özyurt

46 Hazreti Hadimi'nin Hak Aşıkı Ve Şair'liği

Mustafa Özyurt

Hadimi Hazretleri, hemen her Hak dostu gibi, âşıktır, şairdir. İlahi cezbe ile içli, hikmetli, tesirli şiirler söylemiştir.
Deruni aşkın, tasavvufi neş’e ve neşvenin burcu burcu tüttüğü şiirlerinden birçoğu maalesef günümüze kadar muhafaza edilememiştir. Sevgili Peygamberimize olan samimi ve içli tazarru ve niyazını mısralaştıran bir şiiri şöyledir:

Fakirem kapuna geldim, Şefaat Ya Rasülellah!
Mükirrem suçumu bildim, Şefaat Ya Rasülellah!

Günahkârım yüzüm kare, Atarlar korkarım nare
Meğer senden ola çare, Şefaat Ya Rasülellah!

Nazar kıl ayn-ı refetten, Nasib eyle şefaatten
Fakirem cümle ümmetden, Şefaat Ya Rasülellah!

Keremler kıl yaribane, Can-u ahbab-u civane
Umumen ehl-i imane, Şefaat Ya Rasülellah!

Ümmetin Hadimi ahkar, Âlemde nakıs-u ebter
Meğer lutfa olmaz aher, Şefaat Ya Rasülellah!

Hadimi’nin daima yanında taşıdığı mührün de” Es-Seyyid Muhammed” ibaresiyle birlikte farsça şu kıt’a yazılı idi:
“Ey Bar-i Huda be-hakk-ı festi, Şeş çiz mani meded firisti
İlmü amel ü ferah desti, Emn ü eman vü ten düristi”
Türkçesi: Varlığım Hakka için Ey Allah’ım; Altı şey ile medet eyle bana: İlim, amel, bolluk daima. Emniyet, güven ve sağlık kıl bana. Görülüyor ki, Hadimi’nin mührü bile ilim dolu. Rabbim şefaatlerine nail eylesin.

PRENSİPLERİNE BAĞLILIĞI VE VAKARI

Geniş mütalaaya sahip olan Hadimi’nin birbirinden kıymetli kendi eserlerinin de bulunduğu zengin kitaplığı Hadim de Beşir Ağa tarafından yaptırılan kütüphanede muhafaza edilmekte iken, 28.11.1935 tarihinde Konya Yusuf Ağa Kütüphanesine nakledilmiştir.
Prensiplerine sıkı sıkıya sağlı bir kişiliği olan Hadimi Hazretleri’nin bu mizacını gösteren bir hatırası şöyledir:
Hadimi, tahsil döneminde, zengin bir kişi ile tanışmıştı. O zengin, bir gün kitap alması için kendisine 75 kuruş hediye etmişti. Aradan yıllar geçmişti. Hadimi, hoca olmuş, her gün ilim, ders ve talebe işleriyle inceden inceye meşgul olarak günlerini değerlendiriyordu. Yine bir gün ciddi bir mevzu, bir ilmi mesele ile zihni meşgul olarak yolda giderken, kendisine talebeliğinde yardım eden o zenginin dükkânının kapısı önünden geçtiğini fark etmeden yoluna devam ediyordu.
Onu gören zengin kişi, kapıyı açarak, niçin selam vermeden geçtiğini yüksek sesle sormuştu. Bunun üzerine geriye dönerek, zihnen çok meşgul olduğunu, onu fark etmediğini söylemiş ve fakat bununla kalmayarak, o zengin kişinin kapıya kadar çıkarak yüksek sesle seslenişini manidar bulur. Yıllar öncesi kendisine verdiği yetmiş beş kuruşu, ona iade etmiştir. O, ilmi ciddiyet ve vakarını rencide edebilecek her türlü ihtimallerden kendisini çekip, muhafaza etmesini bilmiştir.

HZ. HADİMİNİN SOYU RASULÜLLAH S.A.V.E DAYANMASI

Konya İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde yaptığım bir araştırma da; Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 15. cilt, 24,25 ve 26. sahifeler de de Hz. Hadimiden bahs ederken, Hc.1113. m.1701 doğum tarihini göstererek babası Fahr-el-rum Mustafa efendidir. Buhara’dan göç ederek Anadolu’ya yerleşen ailenin soyu Hz. Peygambere ulaşmaktadır. Hadimi nisbesi yanında Hüseyni, Nakşibendî, Konevi nisbeti ile de anılır. Babasından Kütübü Sitte ile diğer bazı hadis kitaplarını senetleriyle birlikte okuduktan sonra kitabına kaydetmiştir. İcazetname, vr.242b).
Hadimi, kendini eser telif edip talebe yetiştirmeye adamıştı. Bundan dolayı Saray tarafından teklif edilen makamların yerine Hadim de ders vermeyi tercih etmiştir. İslam’ın özüne bağlı bir kişi olan Hadimi’ye göre Şeriatın temel ilkeleri ve Sıratı Müstakim dairesi dışında kalan bir takım görüşler tarikat sayılmaz. Bununla birlikte Hadimi bazı âlimlerin aksine, Muhyiddin ibnü’l Arabî gibi Mütesavvıfların zahiri manada küfrü icap ettiren sözlerinin ihtiyatla karşılanıp küfürlerine dair fetva verilmemesinin daha uygun olacağını söylerdi diye, kaydedilmektedir. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları