
3 Gün Sonra Hemen Müslüman Olur
Mustafa Özyurt
Birbaşka yerde bahsedildiğine göre: Kyr Vard’ın dikkatini çeken hususlar; Kendi kendine derki: Biz Hristiyanlar müslümanların böyle topraklarını ele geçirsek oraları talan eder yakar yıkarız ve ırz namas nevarsa tahrib ve mahf ederiz. Ama görüyorum ki, bu Türkler, yardım, sahıblenme, ırz ve namusuna saygı göstermede çok hassaslar. Ve kimseye zarar vermediler bilakis faide getirdiler der ve karakterlerinin İslam dinine mensub olamalarına bağlayıp inanarak 3 gün sonra hemen müslüman olur.
Sultan Alaaddini Keykubat, kaleye ilerledi. Şehrin ileri gelenleri onu hediyelerle karşıladılar. Alaaddini Keykubat, bu ilk muzafferiyetinden Allahü Teala’ya şükür secdesine kapandı. Kalenin Kalanoros olan eski adını kendi adına çevrilmesini emretti. Ve o tarihden sonraki adı ALAİYE olmuştur. Burada, cami, medrese, tersane yani dezciliğe önem vererek ve halkın faydasına olacak sayısız eserlerle şehri süslemişdir.
Akdeniz kıyısındaki Korakesion (sonradan Kalonoros denilen) ve Alaaddin Keykubat’ın “Alaiye” ismini verdiği kaleler şehri Alanya’nın son hükümdarı İbn Bibi’ye göre Rupenid soyundan gelme Kir Fard isimli Ermeni Beyi’dir. Kalanoros (Alanya) kuşatması sırasında kale sahibi Kir Fard hücumlara dayanamayacağını anlamış ve barış teklif etmiştir.
Kiyr Fard I. Aleaddin Keykubad’a bir mektup yazıp “Eğer bana aman ve ülkenizde kalan ömrümü geçirecek bir yer verilirse büyük bir lütuf olacaktır” demiştir. Sultan, Kir Fard’ın bu teklifini kabul etmiş ve “Sadakatini ispat için ailesi efradından birini akrabalığımıza arz ederse hakkındaki güvencemiz artmış olur” diye cevap vermiştir. Bu söz üzerine Alanya Beyi Kir Fard kızını I. Aleaddin Keykubad’a eş olarak göndermiştir. Yani Selçuklu Hükümdarı I. Aleaddin Keykubat’ın karısı ve Sultan I. Giyaseddin Keyhusrev’in annesi olan Mahperi Hunat Hatun, Kiyr Fard’ın kızıdır.
GEVHER NESİBE ŞİFAHANESİ
Gezimiz sırayla, Gevher Nesibe adına Kayseri’de inşa edilen şaheser bir eseri görmeye ziyaret etmeye gelmişti. Dikkatlice okursak Gevher hanımın hayatından sosyal dediğimiz ictimaı hayatımız da çok önemli dersler alırız.
Eser, Anadolu’da yapılmış Selçuklu dârüşşifaları ve tıp medreseleri içinde en seçkini, ayakta kalabilen en erken tarihli olanıdır. Eser yan yana, üstü açık avlulu, dörder eyvanlı, iki blok halindedir. Batı taraftaki blok şifahane, doğudaki ise medresedir. Şifahanenin batı kenarında akıl hastalıkları bölümü, medresenin kuzeydoğu köşesinde de Gevher Nesibe’nin kümbeti (türbesi) yer alır.
Kim bu Gevher Nesibe; Melike İsmetüddin, Anadolu Selçuklu hükmdarlarından II. Kılıçarslan’ın (saltanatı, 1155-1192) kızı, I. Gıyâseddin Keyhüsrev’in küçük kardeşi ve I. Alâeddin Keykubad’ın halasıdır. 1167-1206 yılları arasında yaşamıştır. Kayseri’de ikamet etmiş, ağabeyi Gıyâseddin Keyhüsrev’in ikinci saltanatı esnasında veremden ölmüştür. Mezarı, yaptırdığı tıp medresesinin içindedir.
Nesibe sultanın vasiyeti üzerine, ağabeyi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından, 1204 ile 1206 yıllarında Kayseri ilinde inşa edilen Gevher Nesibe Şifahanesi, bazı kaynaklara göre, sağlık hizmetleri ile tıp eğitimini bir arada sunan dünyanın ilk tıp merkezidir.
Bu kıymetli eserin yapılmasına sebep; Gevher Nesibe Sultan, Rivayete göre gönül verdiği saray Başsipahisi ile evlenmesine ağabeyi I. Gıyâseddin Keyhüsrev karşı çıkar kardeşinin evlenmesine izin vermez. Başsipahi, hükümdar tarafından cepheye gönderilir ve şehit düşer. Bu duruma çok üzülen Gevher Nesibe Sultan kederinden yatağa düşer, vereme yakalanır. Durumu öğrenen I. Gıyâseddin kız kardeşini ölüm döşeğinde ziyaret ederek özür diler ondan son isteğinin ne olduğunu sorar.
O da ağabeyine vefatından önce, kendisi gibi devasız hastalığa yakalananlar için, hastalığına bir çare bulunmadığını, ölümünün yaklaştığını, aynı hastalığa ya da diğer hastalıklara yakalanan insanların acı çekmemeleri ve ücretsiz bir şekilde tedavi edilmeleri amacı ile bir şifahane yaptırılmasını vasiyet eder. Tüm çabalara rağmen durumunda Melike Gevher Nesibe’de iyileşme olmaz ve vefat eder. Ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev de, kardeşinin vasiyetine uyarak 1204 de Dârüşşifa ve Tıp medresesinden oluşan birbirine bitişik külliyenin inşaatını başlatır ve eser 1206’da tamamlanır. Nesibe Sultan’ın türbesini şifahane içerisine yaparlar.
Kİ KİTABESİ: En önmeli kaynak kabul edilen, iki satırlık Arapça kitabenin meali şu şekildedir:
“K Kılıçarslan’ın oğlu, dinin ve dünyanın koruyucusu büyük sultan Keyhüsrev zamanında -zamanı daim olsun- Kılıçarslan’ın kızı, din ve dünyanın ismeti Melike Gevher Nesibe’nin -Allah sizin için onu razı kılsın- vasiyeti olarak 602 yılında bu hastanenin inşasına ittifak etti.” Ruhları şadolsun, cennet mekanları olsun ve hz allah c.c eser bırakanların adedini çoğaltsın Amin. ( Devam edecek)