Mustafa Özyurt

165- AZİZ MAHMUDU HÜDFA-İ K.S

Mustafa Özyurt

Yıl bir 1975. Öğle namazına yakın bir vakitte Hazret-i Pîr'in türbesi önüne nûr yüzlü, buğday tenli ve tıknaz boylu bir genç gelmişti. O an tesâdüfenAzîzMahmûdHüdâyîCâmii'ninimâmına rastladı ve:
"-Efendim! Ben AzîzMahmûdHüdâyî'yi görmeye geldim! Kendisiyle nasıl görüşebilirim? Acabâ şu an burada mıdır?" diye sordu.
Böyle bir suâl karşısında şaşıran imâm Muharrem Efendi:
"-Oğlum! Evet, AzîzMahmûdHüdâyî burada!" dedi.
 Hazret-i Pîr'in orada olduğunu duyan genç, sevinçle:"-Lütten beni onunla görüştürünüz!" dedi. " -Evlâdım! Sen AzîzMahmûdHüdâyî'yi tanıyor ve biliyor musun" diye sordu.
Yüzü gibi sînesisâf olan delikanlı da, lafın böyle uzayıp gitmesine ve muhâtabının kendisini neden MahmûdHüdâyî ile görüştürmek istemediğine hayret ederek:
"-Ben AzîzMahmûdHüdâyî'yi yakından tanıyorum. Beni buraya o dâvet etti. Biz onunla ziyârethusûsunda sözleşmiştik. Benim geleceğimden haberi var." dedi. Sözün burasında Muharrem Efendi, mes'elenin farklı bir vechesi ve sırlı bir nüktesi mevcûd olduğunu nihâyet idrâk etti ve merakla sordu:
      -Evlâdım! Nasıl sözleştiniz?
       Genç anlatmaya başladı:
        -Efendim ben 1974 Kıbrıs harekâtında paraşütle indirilen komando grubundandım. Biz, ordumuzun denizden, Rumlar'ın da Beşparmak dağlarından karşılıklı mücâdelelerini sürdürdükleri bir hengâmda paraşütlerle atladık. Ancak hava pek rüzgârlı olduğundan her birimiz bir tarafa savruluyorduk. Ben de düşman hatlarına düştüm. Ağaçlık bir mevkîde iki yandan gelen cehennemî bir ateş altında kaldım. Ne yapacağımı bilemez bir halde büyük bir şaşkınlık içindeyken karşıma uzun boylu, heybetli ve nûr yüzlü ihtiyar bir baba çıktı. Bana tatlı ve mütebessim bir çehre ile baktı ve:
"-Oğlum! Burası düşman hattıdır. Ne işin var burada? Niçin tek başına bu hatta girdin?" dedi.
Ben de:
"-Baba! Ben gelmedim, rüzgâr buraya düşürdü." dedim.
Nûr yüzlü ihtiyâr, hafifçe başını salladı:
"-Ben de harbe geldim. Sizden evvel gönderildim. Buraları çok iyi bilirim. Hangi birliktensin oğlum? Gel seni onların yanına götüreyim!" dedi.

Yazarın Diğer Yazıları