
153- ŞEYH SEDREDDİNİ KONEVİ K.S.
Mustafa Özyurt
Şeyh Sadrettin Konevi, Yedi asır önceki Anadolu’nun başkenti Konya’da yanan bir ilim ve irfan meşalesidir. Konyamız’ın ünlü ziyaret yerlerinden olan türbe ve camii o zamanlar, bir ma’müre halinde idi. Gerek kendisinin ve gerekse devrinin ünlü eserlerinden oluşan zengin ve çok kıymetli kütüphanesi, İslam Âleminin ilim çevrelerince de tanınmıştır. Camiinin kapısında, adı geçen kitabesinin üzerinde yer alan ikinci kitabeye göre, gerek cami ve gerekse türbesi, Sultan İkinci Abdülhamid zamanında, Konya Valisi Mehmet Ferid Paşa tarafından imar ve ihya olunmuştur (Yıl: 1317 H, 1899 M.) Sadreddin Konevi, İslam ölçülerine sıkı sıkıya bağlı yüce bir şahsiyettir.
Prensiplerine sadık, söz ve davranışlarında ciddi’ ve tavizsiz bir âlim olduğu, eserlerinden ve menkıbelerinden anlaşılmaktadır. Nitekim bu mizacı, vasiyet-namesinde de görülmektedir. Birçok yönden derin manalar ifade eden vasiyet-namesinde Şeyh Sadreddin Konevi bakınız ne diyor ve etrafındakilerden ne istiyor:
Cenazemde, cenazelerde okuyanlardan hiçbirisi bulunmasın. Kabrimin üstüne hiçbir mamure ve örtü yapmayınız; Yalnız izinin kaybolmaması için sağlam bir taş dikiniz”.
Her hangi birinin zevkine (tasavvufi görüşüne) göre olan şeyleri kabul etmeyiniz, ancak İmam-ı Mehdi’ye ulaşan bundan istisna kılınmıştır. O zata selamımı iletmenizi ve bu türlü maariflerden almanızı vasiyet ederim.
İşte Sadreddin Konevi’nin şahsiyeti, vasiyetnamesindeki bu cümlelerle özetlenmiştir. Ömür boyu, Şeriat ölçülerine göre hareket etmeyi şiar edinmiş, techiz ve tekfininde bile, bu ölçülerin dışına çıkılmamasını, ifrata kaçılmamasını yakınlarından istemiştir. Meşhur mamuresi, zengin vakıf gelirleriyle uzun yıllar ve asırlar boyunca gayet bolluk içerisinde, gerek misafirlere ve gerekse ilim ve irfan taliplerine kucak açmıştır.