
146- MULLA HUSREV R.A.
Mustafa Özyurt
Fâtih Sultan Mehmed Hân, Molla Hüsrev'i çok takdîr ederdi. Molla Hüsrev'den söz ettiği zaman; "Zamânımızın Ebû Hanîfe'sidir." diyerek, teveccüh ve sevgisini belirtirdi. Bir defâsında bir düğün yemeğinde, hocası Molla Gürânî'yi sağ yanına, Molla Hüsrev'i sol yanına alarak oturmak sûretiyle iltifâtta bulunmuştu.
Molla Hüsrev; Orta boylu, gür sakallı, kıymetli elbise giyen, başında küçük bir sarığı olan, heybetli, tevâzu sâhibi bir zât idi. Güzel ahlâk sâhibi, vakûr, yüksek ilmiyle İslâm dînine uymakta gayretli ve titiz idi. Bu sebeple, halkın ve devlet adamlarının sevgisini ve hayranlığını kazanmıştır. Medresede derse gideceği zaman talebeleri onun evinin önünde toplanır, saygı ve tâzimle onu medreseye götürür, yine o şekilde evine getirirlerdi. Büyük âlim, yalnızlığı ve kendi işini kendisi görmeyi severdi. Konağında birçok hizmetçiler olduğu hâlde, Molla Hüsrev hiçbirini kendi hizmetinde kullanmaz, odasını kendisi süpürür, lâmbasını kendisi yakardı.
Molla Hüsrev, birçok öğrenci yetiştirmiş fıkıh alimi olduğu gibi, bir şair olarak da tanınmıştır. Molla Hüsrev, önceki alimlerin kitaplarından da her gün iki yaprak yazmayı adet haline getirmiştir. Öldüğü zaman geriye bıraktığı eserlerinde kendi el yazılarıyla yazılmış birçok eserler bulunmuştur.
Ömrünü ilim öğretmek ve yazmakla geçiren Molla Hüsrev’in kıymetli eserlerinden bazıları şunlardır: 1) Ed-Dürer-ül-Hükkam fi Şerhi Gurer-il-Ahkam: Fıkıh ilmine dair olan ve sık sık müracaat edilen bu en önemli eseri, asırlardır. Osmanlı medreselerinde şerhleriyle beraber ders kitabı olarak takip edilmiştir.
Nefsin Arzuları iyi bilinmelidir ki, nefsin arzu ve isteklerinin bir sınırı yoktur; ancak günlük gıdanın bir sınırı vardır. Nefsin istek ve arzuları tıpkı cehalete benzer; cehaletin de bir sınırı yoktur. Azık ise ilme benzer, ilmin belirli sınırları vardır. Nice aşağılık arzular vardır ki ulvi derecelerin elde edilmesine engel olurlar, nefsin arzuları kesilmez ve kurutulmazsa; (devam edecek)