
138- HAZRETİ ALİ R.A.
Mustafa Özyurt
Peygamber Efendimizin s.a.v. in damadı, İslam halifelerinin dördüncüsü ve cennetle müjdelenenlerinde dördüncüsüdür. Beş yaşından itibaren rasulüllah s.a.v.ile beraber kaldı yaşadı ve on yaşında ise, üçüncü müslüman, çocuklardan ikinci kişi olarak İslamla şereflendi.
Fevkalade fesih ve beliğ konuşurdu. Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur. Devamlı peygamber Efendimizin yanında bulunması ve onun feyzli sohbetlerine nurlarına ilk kavuşanlardan olması sebebiyle Kur’anın hükümlerini en iyi bilen o idi. Tefsire ve ayeti celilelerin sebebi nüzüllerini çok iyi bilirdi. Ve derdi ki; Sorunuz bana ne sorarsanız, size cevabını veririm. Allahın kitabını bana sorunuz. Vallahi bir ayet yoktur ki, ben onu gecedemi, gündüzdemi, kırdamı, dağdamı nazil olduğunu bilmeliyim”.Ashabı kiramın en büyük fıkıf alimlerindendir. Hazreti Osmanın şehid edilmesinden sonra Hicri 35 yılında İslam halifesi oldu. H. 40. Yılın Ramazanı şerif ayını 17. Cuma günü namaza giderken İbni Mülcem adlı bir Harici tarafından başına kılıç vurularak şehid edildi. Kabirleri Küfe de Necef denilen yerde olduğu söylenir. Rasulullah s.a.v. onun hakkında: “ Ben ilmin şehriyim, o şehrin kapısı Ali’dir” r.a. “ aliye bakmak ibadettir. Aliyi inciten beni incitmiş gibidir” buyurmuştur.
Güzel sözlerinden bazıları “ Kişi dili altında saklıdır. Konuşturunuz, kıymetinden neler kaybettiğini anlarsınız”. “ Kul ümidini yalnız rabbine bağlamalı ve yalnız günahları kendini korkutmalıdır”.
“ Kalpler kaplara benzer. Hayırlı olanı hayırla dolu olanıdır”. “ bana bir harf öğretenin kölesi olurum” buyurmaktadır. Mevlam cennet de beraber eylesin.
ALİ RAMİTİNİ K.S.
Her nesil, yetişmekte olan nesil ile geçmiş arasında bir köprüdür. Aradaki mesafeyi iyi değerlendirmekle tarihi olan gerçeklerle çağdaş olanlarla köprü kurulmuş olur. Büyüklerin hallerini okumakta bu kabildendir.
Ali ramitini k.s. Buyurur ki: “İki halde kendinizi sakının; Söz söylerken ve yemek yerken” Halkı Hakka davet eden kimse, canavar terbiyecisi gibi olmalıdır. Canavar terbiyecisi, nasıl uğraştığı hayvanın huyunu ve istidadını bilipde ona göre davranırsa, oda öyle.”
Farisi şirlerinden bir kıt’asında da der ki:
Birisiyle oturup kalbin toparlanmazsa,
Kalbindeki dünya derdini senden almazsa,
Onun ile sohbetten etmez isen teberri,
Sana yardıma gelmez azizandan hiçbiri. Geçmişimizi, öğrenmek ve pekiyi kavrayabilmek için tarihi okuyalım. (devam edecek)