
129- ABDULVAHHAB ŞARANİ K.S.
Mustafa Özyurt
Şaranî, günümüzde yanlış bir şekilde anlaşılan ve icra edilen bazı uygulamalara da cevap teşkil edecek önemli açılamalara yer verdi. Vefat olayından sonra, her türlü manevi yardıma muhtaç olan insanlar için yapılacak hayır işi ve verilecek sadaka için yedinci, kırkıncı veya elli ikinci günü-gecesini beklemenin gereksizliğini ima etti; "Denize düşen insana atılacak kurtarıcı can simidi ne kadar erken atılırsa o kadar makbule geçeceği gibi, ölen insan adına yapılacak iyilikler, hayır hasenatlar da aynen öyledir. Ne kadar erkene alınır da acele ile gönderilirse o kadar makbul olur.
Şafii mezhebi imamlarından olan Şaranî, İmam-ı Şafiinin İmam-ı Azam hakkındaki tutumunu aktarmasıyla da önemli bir vazife gördü. Şaranî, Mısırdan Bağdata gelen İmam-ı Şafii’nin ilk önce İmam-ı Azamın kabrini ziyaret ettiğini belirtti. İmam-ı Şafii sabah namazlarında mutlaka Kunut duasının okunması içtihadında bulunmuştu. Bağdatta ise sabah namazını daha önce yaptığının aksine Kunut duasız kıldırdı. Akabinde cemaat içinde fısıldaşma ve kendi görüşünden vazgeçti şeklindeki söylentiler üzerine;
"Hayır, görüşümden vazgeçmedim. İçtihadımı da terk etmedim. Ancak şu ilerideki mezarda benim görüşüme zıt görüş ve içtihat sahibi Ebu Hanife yatıyor. Onun görüşüne hürmet ve saygımdan dolayı onun içtihadıyla amel ederek kıldırdım sabah namazını. Benim gibi düşünmese de o büyük insanın görüşüne olan hürmet ve saygım, beni böyle davranmaya sevk etti" mealinde karşılık verdi. (Ahmed Şahin, 08.10.2003).
Abdülvehhab Şaranî 1566 yılında Kahirede vefat etmiştir. Yakınına defnedildiği mescid kendi adını taşımaktadır. Bir çok talebe yetiştirdiği gibi çok sayıda eser yazdı. Mizanül-Kübra adlı eserinde dört mezhebin fıkıh ilmini bir araya topladı.
Şeyh Sa’deddin Sanadidi, Ahmet Bedevi'nin kabri yanında okunan mevlitte Şa'rani'nin bulunmasını hiç hoş karşılamamıştı. Kalbinden bu hali Ahmed Bedevi'ye şikayet etmişti. Gece rüyasında Resulullah'ın, Şeyh Şa'rani'yi kucaklayıp bağrına bastığını gördü. Şa'rani'nin iki memesinden süt akıyor ve mevlidde bulunanlar kana kana bu sütü içiyorlardı. Resulullah'ın karşısında duran Ahmed Bedevi de: "Yardım isteyen Abdülvehhab'ı ziyaret etsin" diyordu. Bu zat rüyadan uyanınca tövbe etti. Abdülvehhab Şa'rani'nin en yakın talebelerinden oldu.
Darda, sıkıntıda ve hasta olanların sığınağı ve manevi doktoru idi. Cenab-ı Hak, onun duaları bereketiyle belaları, sıkıntıları kaldırırdı.
Cinlere de fetva verirdi. Cinler müşkillerini 75 sualde toplayıp kendilerine getirdiler ve dediler ki: "Ey şeyhülislam, bizim alimlerimiz bunlara cevab veremedi ve bunların hakikatini ancak insanların alimleri bilir dediler." Onlara cevap olarak Keşf-ül Hicab ver-Ran an Vechi Es'ilet-il Can kitabını yazdı. Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır'ı fethi sırasında hazır bulundu.
Resulullah efendimizin zahir ve batın ilimlerinde varisi olan Abdülvehhab-ı Şa'rani çok sayıda pek kıymetli kitablar yazdı. Bu kitabların en kıymetlisi dört mezhebin fıkıh bilgilerini bir araya topladığı El-Mizan-ül-Kübra adlı kitabıdır. Bu kitabında mezheblerin birleştirilemeyeceğini delilleriyle izah etmiştir. (devam edecek)