Mükremin Kızılca

Yörük Gelini

Mükremin Kızılca

Kocası uzman er, gitti askere 
Hep yollara bakar Yörük gelini
Biter mi yedi yıl süren teskere? 
Her gün yakım yakar Yörük gelini.

Coşar sütün sitile akışıyla
Susar kuşlar her yakım yakışıyla
Yüreği sızlatır bir bakışıyla
El selamı çakar Yörük gelini. 

Yedeğinde oğlu, dalında kızı 
Eksilmez yaz boyu hiç onun hızı
Al benzine konar sürünün tozu 
Lale çiğdem söker Yörük gelini. 

Havada yufkaya takla attırır 
Söğüt kabuğundan düdük öttürür 
Koca sürüyü salmaya ittirir 
Tepe tepe seker Yörük gelini.

Çeker devesini ala baharda
Her zaman mutludur zorda ve darda 
Üstüne bulunmaz, ondan, vakarda
Hep içine döker Yörük gelini. 

Daim heybesinde keçi oğlağı 
Eksik olmaz avlarından avlağı
Önceğinde vardır pinar kavlağı
Arpa nohut eker Yörük gelini. 

Yaylaya çıkmadan uğrar uncuya 
İhtiyacı yok cevize küncüye 
Üstelik yüklüdür bir üçüncüye 
Kiraz, erik diker Yörük gelini.

Andız, ardıç, karamıktır bildiği 
Domatestir kayalara dildiği
Görülmez hiç kahkahayla güldüğü 
Hep dişini sıkar Yörük gelini.

Jandarmayla geldi şehit haberi 
Şimdi dağ başında onun kabiri
Gel de tavsiye et ona sabırı 
Dağı taşı yıkar Yörük gelini.

En eski dostudur ardıç kuşları 
Sahile inerler, bile, kışları 
O belirsiz noktaya bakışları 
Ciğerleri yakar Yörük gelini.

Tutar şehidinin, bitmez yasını 
Ağlasa da hiç yükseltmez sesini 
Dolu koyar şehidinin tasını
Usanmaz ve bıkmaz Yörük gelini. 

İşte budur Anadolu kadını 
Kimse bilmez sanını ve adını 
Sonraki nesiller duyar yâdını
Tarihlere akar Yörük gelini. 

Yazarın Diğer Yazıları