Türkiye'nin Başkenti Neresi?
Mükremin Kızılca
1965 yılı Güneyyurt /Gargara İlkokulu’nda 3. sınıfız.
Öğretmenimiz değerli öğretmenim Şefika Çömlek, eşi merhum Ömer Çömlek ya da okul müdürümüz merhum Faik Kunt hocalarımdan birisi olabilir.
Elini kaldırarak işaret edip arka sıralarda oturan bir çocuğa;
Söyle evladım bakalım Türkiye'nin başkenti neresidir? dedi.
O sırada sorunun bana sorulmadığına çok sevinmiştim, çünkü Türkiye'nin başkentini bilmiyordum.
Çocuk ayağa kalkarak hiç tereddüt etmeden;
Türkiye'nin başkenti Cenne'dir öğretmenim, dedi.
Cenne, 1960'larda adı Pamuklu olarak değiştirilen Karaman Ermenek ilçesine bağlı bir köydür.
O günden sonra bizim için Cenne bir kızılelma ola gelmiştir.
Cenne'ye daha önce de birkaç kere gittik ama içinden geçme şeklinde kalmıştı onlar.
2 Ekim 2024 günü emmioğlum Şakir Kızılca ile beraber detaylı bir gezi için Cennedeydik.
Detay derken şunu kastediyorum.
Olaylar insanlar ve meslekler bağlamında Ermenek Şehrengizi adlı kapsamlı eserimizi hazırlamaktayız.
Bu eserde yer alacak, bundan 70 yıl önceki düğün geleneklerimiz hakkında bilgi toplamak ve aynı eserde yer alacak kömürün hikayesi bağlamında kömürün mucidi ve onların evlatlarıyla görüşmeler yapmak amacıyla gelmiştik.
Gerek misafir olduğumuz kişilerin gerek selam verdiğimiz halkın çok yakın alakasına minnettarız.
İnsanların bizi gördükçe kucaklaşıp "sizi takip ediyoruz" demelerinden daha güzel bir şey olabilir mi?
Programımızda köyün en yaşlılarına 70 yıl önceki düğün geleneklerini anlattırmak vardı onları bulduk ve anlattırdık.
Yine programımızda Ermenek Şehrengizinde yer alacak "kömürün hikayesinde" Gök Veli amca merhumun çocukları vardı onları da bulduk ve inanılmaz hatıralar dinledik.
Cenne’ye 2002 yılında ibadete açılan muhteşem bir cami var onu da gezmek, görmek, resimlemek nasip oldu.
Bu hususta geniş paylaşımlar yapacağız ancak burada 2002 yılında açılan cami için teberru'da bulunan Gök Veli merhum hakkında anlatılan kaydetmek zorundayız:
Gök Veli merhum Konya'ya sık sık teberruha gider ve caminin bitmesi için büyük çaba sarf ederdi.
Akşamları otel ararken en ucuz oteli tercih ederdi.
Derneğin parasını çarçur etmemek için asgari harcamalarda bulunurdu.
Bir keresinde otelin odasında arkadaşı paraları emanete teslim edelim deyince çok kızdı ve:
"Bu paraların bekçisi kim biliyor musun?" diye sordu.
Ve kendisi "bu paraların bekçisi cenabı Allah'tır hiçbir şey olmaz onlara" demişti.
Şimdi camiyi sizinle beraberce bir gezelim isterseniz.
Dışarıda enfes bir şadırvan abdest alacakları daima karşılar.
İçeriye girince manevi ve mistik bir atmosfer ile karşılaşıyorsunuz.
Ortalama 500 kişilik caminin kubbesi oldukça yüksektir ve göbeğinde İhlas suresi nakşedilmiştir.
Kürsü, mihrap ve minber muhteşem bir ağaç işçiliği ile bezenmiştir.
Sonradan Güneyyurt Hamidiye camii'nin minber ve mihrabının da aynı üslup ve tarz üzerine yapıldığını görüyoruz.
Mihrapta hiçbir yazı yoktur, sadece üst kısmında kıbleye dönülmesini emreden ayet-i kerime yer almaktadır.
Kubbeyi en alttan ise çepeçevre esma-ül Hüsna yani Allah'ın 99 adı süslemektedir.