Mükremin Kızılca

Sünnet ve Hadis Nedir?

Mükremin Kızılca

Gençlerle Cuma Düşünceleri - 11

Bu cuma ki sohbetimizde sizlere sünnet ve hadis hakkında bilmemiz gerekenleri özetlemeye çalışacağım. Allah hepimize bildikleriyle amel etmek nasip eylesin.

Her devirde ve çağda olduğu gibi zamanımızda da halkın kafasını karıştıran ve aykırı tarzlarla kısa yoldan nam ve şan peşinde koşan hafif-meşrepler çıkarak İslam’ın özüne aykırı laflar etmektedirler.

Bu laflardan bazıları, “Bize Kur’an yeter”, Hadislerin çoğu uydurmadır”, “Kur’an’da her şey apaçık anlatılmıştır, hadislere gerek yok”, “Meal okumak kâfidir” ve “Kur’an İslam’ı” gibi kulağa hoş gelen ancak alt yapısı menfur projeler içeren sözlerdir.

Sünnet ve hadis yüce peygamberimizin aramızda bizden biri ve peygamber olarak yaşadığı 23 yıl zarfında bize gösterdiği ahlaki, ictimai ve ailevi kurallardır. Bu kurallar tamamen Kur’an-ı kerimin bir tefsiri ve yorumu niteliğinde olup ondaki kısa yerlerin açıklanması geniş yerlerin de kısa olarak bizim anlayıp yaşayacağımız halde ifade edilmesidir.

O halde hayatı, mematı ve tatbikatı gün gibi ortada olan ve 23 yıl aramızda yaşayışıyla, uygulamalarıyla bizlere örnek olan yüce peygamberimizin(sav) ve onun arkadaşlarının İslam’ı yaşayış ve anlayışları gibi anlayıp kavramamız gerekiyor.

İşte buna Ehl-i Sünnet vel’Cemaat usulü denmektedir ki Allah’ın resulü ve onun arkadaşları gibi İslam’ı yaşamak demek olup bu, ayetlere, hadislere kısaca İslam’a uygun hayat tarzıdır.

Yüce peygamberimiz de (s. a. v.) “Kim cemaatten bir karış ayrılırsa boynundaki İslam bağını koparmış olur” (Ahmed b. Hanbel Müsnedi s 5394) buyururken bunu demek istemiştir.

İbn-i Mace ve Ahmet b. Hanbel hazretlerinin kitaplarında naklettikleri bir hadis-i şerif zamanımızda iyice şımaran hadis ve sünnet düşmanlarını deşifre etmektedir:

“Öyle bir zaman gelecek ki sizden bazıları koltuğuna yaslanmış olarak beni yalancı yerine koyacak ve “Aramızda Allah’ın kitabı var o her şeye yeter” diyecektir. Oysa Kur’an’da adı geçmeyen nice şeyleri rasülüllah efendimiz haram kılmıştır mesela Hayber’de evcil eşek etini haram kılması gibi” (Ahmed b. Hanbel Müsned s 4216)

Bazı haramları da peygamberimiz haram kılmıştır mesela evcil eşekleri, yırtıcı hayvan ve yırtıcı kuşları o haram kılmıştır, bunların hiçbirinin adı Kur’an’da geçmez.

Sadece Allah haram kılar ifadesi de tam doğruyu yansıtmaz, zira tam tersi bir ayet-i kerime vardır ve burada peygamberin (sav) de haram helal yapma yetkisi olduğunu anlatıyor:

“… peygamber onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (A’raf/157)

Kur’an’da her şey geçer ama kimisi kendi ifadesiyle mufassal iken kimisi de mucez yani kısadır. Kısa olanları Mübeyyin yani açıklayıcı adıyla yüce peygamberimiz açarak ve yaşayarak bize öğretmiştir.

Hayatımızda en çok yaptığımız ibadet olarak namazı ele alalım, yüce kitabımızda  “Namaz kılın” ayeti onlarca kere geçerken onun önemini vurgulamaktadır. Ne var ki hiç birisinde nasıl kılınacağına temas edilmemektedir. İşte burada birçok yerde olduğu gibi sünnet devreye girmektedir ve “Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz siz de öyle namazınızı kılın” buyurulmuştur.

Kur’an-ı kerim Peygamberimizin sünnetine ve hayat tarzına uymamızı birçok ayetinde emretmektedir. “Bize Kur’an yeter” diyenlerin bunları görmemesi imkânsızdır bu nedenle bunu söyleyenlerin niyetlerini tekrar sorgulamaları gerekmektedir.  

Yüce peygamberimizin sünnetini de ikinci bir kaynak olarak baş tacı yapmamızı yine Kur’an-i kerimde mana bakımından defalarca tekrarlanan bir ayet mealini vererek noktalayalım:

“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.” (Âli ımran/53)

Bu ve benzeri yüzlerce ayet-i kerimede Allah ve resulüne uymak, itaat etmek ve sevmek birlikte anılarak ikisinden birisinin ihmali diğerinin de ihmali sayılacağı anlatılıyor.

Kitap ve sünnet de öyledir. Bu iki ana kaynak birbirini tamamlayan ve edille-i şer’iyyenin ilk iki ana unsurunu oluşturan kat’i naslardır.

Yazarın Diğer Yazıları