Mükremin Kızılca

Söyle Hisar Kalesi!

Mükremin Kızılca

Zirvesinde her daim Albayrak dalgalanır
Bir kaledir Hisar ki taşlar taşa ulanır.

Arkası boydan boya Navağı’nın merası
Hisar kalesi önde tam bir seyir terası.

Zenono’yu seyreder üstünden Sbide’nin 
Kayıtlarını tutar burdan gelip gidenin.

Bir gelin uçtu ordan, başlığında lalesi
O gelin nasıl uçtu söyle Hisar kalesi?

Erkenden seyir için millet ora koşunca
Önce sen seyredersin Al dereyi coşunca.

Seyredersin batıdan Altıntaş’ı, Zicciyi
Üstünde yer çobanlar azığında bicciyi.

Altında uzanıyor koca İzvid-i Ulvi
İzvid-i ulvi’dendir dağcımız Öztürk Ulvi.

Gözetlersin kebenden hep ineni çıkanı
Kimse bozamaz senin endamlı fiyakanı.

Selam durur geçerken sana sıra delikler
Geçtiler hep önünden krallar ve melikler.

Batıda Hisar önü, doğuda Sel kayası
Burası sengistandır, taş, insanın mayası.

Senden seyretmeye gelmez insanın doyası
Dağ taş dere tepe Allah'ın ince oyası.

Bak aşağıdan su gözünün sesi geliyor
Ta Sbide’den frengin nefesi geliyor.

Uçmakla uçurumun merkezi ve baş tuğu
Sağında su uçtuğu, kuzey gelin uçtuğu. 

Sana sığınır ilkin sevgililer kaçınca
Sana gelir, celp kâğıdını erler, açınca.

Sensin tüm kartalların gözetleme kulesi
Biz Sorkundayken köyü bekle hisar kalesi!

Yürü! 

Başını kabına sokmadan yürü!
Atılan taşlara, bakmadan yürü!
Usanmadan yürü, bıkmadan yürü!
Senin de yolunu gözleyenler var!

Görmediysen bu dünyada Daran'ı
Görsen ne yazar Mazandaran'ı. 

Söyle ey nadide güzel, kimin kızısın? 
Kurumuş otlar arasında kırmızısın.
 
Gezende

Sen güzeller güzelisin Gezende 
Mutlu olduk bugün seni gezende
Bir olur mu gezmeyen de gezen de?
Bakma yukarıdan sen de gez en de! 

Kucaklaşın

Karalanmayın aklaşın 
Uzaklaşmayın yaklaşın 
Bazen tokalaşma yetmez 
Omuz boyu kucaklasın! 

Geceleri her an düdük çalardı bekçiler
Güz günleri sıraya girerdi dibekçiler.

Kurbandan kurbana görürdük o zaman eti
Kan kussak söylerdik, içtik kızılcık şerbeti.

Ağustos ile başlardı bağlardaki sergiler
Kış hazırlamakta hanımlar marifet sergiler.

Yazarın Diğer Yazıları