
Şefaat ve İstiğfar
Mükremin Kızılca
Şefaat, Allah’ın izin vereceği peygamber, şehit, Sıddık ve velilerin müminlere günahlarının bağışlanarak cennet yolunu açmalarıdır.
İstiğfar da, günahlardan ve isyanlardan af dilemek ve yaratıcıdan bağışlanmayı istemektir.
Burada kanıtlamaya çalışacağım konu şefaatin kıyamette Müslümanların günahkârları için var olduğudur.
Önce istiğfarla şefaatin bağlantısını görelim: Şefaat kıyamette Allah’ın rahmetini isteyerek peygamberlerin ve Allah’ın katında önemli bir yeri olan zatların ümmetini ve sevdiklerini cehennemden kurtarmaya aracı olmalarıdır.
İstiğfar ise: yine başta peygamberler ve melekler olmak üzere müminleri cehennem ateşinden korumak için günahlarının bağışlanmasını talep etmeleridir.
Şimdi istiğfarla şefaatin aynı yerde buluştuğunu gördük.
Bu iki kavramın birleştiği çok önemli bir nokta da ikisinin de sadece Müminler için geçerli olduğudur. Üstelik şefaat ve istiğfarı eden de edilen de mümin olacaktır.
Bunun iki örneği Kur’an-i kerimde ikisinde de “müminler için iyi örneklerin olduğu buyrulan” (Mümtehine/4-6)Hz. İbrahim ve Hz Muhammed aleyhisselam efendilerimizdir.
Bu iki ülülazm peygamber de mümin olmayan kişilere istiğfar ve şefaat etmek istediklerinde ikisi de kesin bir dille Alla cc tarafından men edilmişlerdir.
“İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.” (Tevbe/114)
“Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de müminlere.” (Tevbe/113)
Tevbe suresinin yukarıdaki 113. ayetinde peygamberimiz aleyhisselamın, 114. ayetinde de Hz İbrahim aleyhisselamın yaptıkları ve yapmak istedikleri şefaat ve istiğfarların kesin bir dille reddedildiğini açıkça gördük.
Şimdi gelelim müminler için Allah’ın peygamberlerinin, sevgili kullarının ve meleklerinin şefaat ve istiğfar edeceklerine ve bunların Allah cc tarafından bizlere aktarılışına.
“Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı.” (Nisa/64)
Bu ayette açık ve net olarak peygamberin müminler için af dilediği ve cehennemden kurtarmak istediği takdirde bunun Allah cc tarafından geri çevrilmeyeceği net bir lisanla teyit ediliyor.
İstiğfar ne için yapılır? Bağışlanmak ve günahlardan paklanmak için. Günahlardan paklanmak neye yarar? Ahirette Allah’ın rahmetine mazhar olarak ebedi cennete ve cemalullaha kavuşmak için.
“Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.” (Enfal/33)
Şimdi şefaati inkâr edenler bu ayeti bir daha okusun bakalım. Hâlâ Allah resulü müminler için mahşerde çırpınırken şefaatin olmadığını ve Allah’ın şefaati kabul etmeyeceğini söyleyebilecekler mi?
“Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin/7)
Evet, bu ayette de meleklerin yeryüzündeki müminlerin bağışlanarak affedilmeleri ve cennete kabul edilmeleri için dua ve istiğfar etmeleri açıkça anlatılıyor.
Şunu da ekleyelim ki günahlardan bağışlanmak hem dünyada hem de ahirette adı geçen mercilerce istenecek ama sadece ahirette cehennemden kurtulma babında işe yarayacaktır.
Buna da şefaat denmektedir.
Konumuzu yüce peygamberimizin (sav) konuyu noktalayan hadis-i şerifiyle bitirelim. “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir”
Kısacası ahirette cehenneme düşen büyük günah sahibi Müslümanları oradan kurtarmak ve cennete almak için başta peygamberler olmak üzere Melekler, şehitler ve diğer Allah’ın sevgili kulları şefaat edeceklerdir.