
Seçimin Kesin Galibini Açıklıyorum!
Mükremin Kızılca
1963 yılından beri seçimleri büyük bir keyifle izlerim. Bütün bu izlenimler üzenine bende şu düşünceler netleşti:
Oylarımız bizi adam yerine koyana, oy hatırına değil adam sayılmak icabı bize gelip selam verene ve seçimden önce bizzat gelip bizimle görüşen adaya olacaktır.
Bu seçimde vaatlerin değil kişiliklerin ön plana çıkacağı, partilerin değil adayların işi götüreceği, kin ve nefret tohumu ekenlerin aut herkesi kucaklayanların in olacağı, mitinglerin değil özel sohbetlerin etki göstereceği kesin gibi.
Bu seçimde; bir mahalleye, köye ve toplantıya varıp oradakilerle hasbihal edip gönül alan adaylardan, gelemeyenlerin ikamet yerlerine varan adaylar daha önde olacaktır.
Bu seçimde hatırlar ve hatıralar değil gerçekler işi götürecek. Tarih değil hal ve istikbal işi göğüsleyecek. Kibir değil tevazu, büyüleyici özellik değil iltifat, şıklık değil sadelik, uzaktan bakan değil yaklaşan seçimi alacak.
Halkın ayağına değil başına bakan, yanına oturup diz çöken, seçmenin omuzuna elini koyan, milletin gözüne bakarak konuşan, oy hatırına değil kalıcı dostluklar peşinde olan, kimseye ittifak ve cephe gözüyle bakmayan, muhatabın kalbinde iz bırakan, tebessümü sahte değil içten olan, yapamayacaklarını vaat etmeyen adaylar seçimi kazanacaktır.
Partisine güvenerek gevşek davrananlar değil kendi çalışmalarına güvenenler, bundan önceki seçim istatistiklerine bakarak rehavet gösterenler değil tek tek bütün seçmenlerle görüşenler, mitinglerdeki kalabalıklara aldanıp yatanlar değil oylarının sahiplerinin gözünde olanlar kazanacaklardır.
İslam akaidinde “Allahtan tam emin olmak da tam meyus olmak ta küfürdür” diye bir madde vardır. Seçimlerde de hiçbir seçmen oyu çantada keklik olarak görülemez, görenler ve ona göre emin olanlar bu seçimin kaybedenleri olacaktır.
Bu seçimin kaybedenlerinin en başında; milletin kutsallarına alaysı yaklaşanlar, milletin sevdiği ve kalbine koyduğu liderlere hakaret edenler, milletle beraber aynı saffı ve mihrabı paylaşmayanlar, milleti kamplara bölenler, kendisinden başkasına şerefi ve haysiyeti layık görmeyenler, kendisi olmazsa kıyametin kopacağını ve Türkiye’nin sonunun geleceğini var sayanlar olacaktır.
Bu seçimi: vatandaşa değil de anketlere gönül bağlayanlar, ekonomik sıkıntısından yararlanmak isteyenler, mevcut ve eski yönetimlere sövmekten medet umanlar, rakibini kötülemek için sosyal medyada trol tutanlar asla kazanamayacaktır.
Seçmenle konuşurken gözü başka yerde olan, seçmene maddi değerine göre değer veren, seçmenin sırtına, ayağına, urbasına bakan, tokalaştıktan sonra “nasılsınız” ile başlayan bir çift kelam etmeyen ve seçmende adam yerine konma algısı meydana getirmeyenlere oy yok!
Bu seçimin galibi aristokrasi değil demokrasi olacaktır.