Mükremin Kızılca

Politik Hayat Sertleşiyor!

Mükremin Kızılca

Ülkemizde partiler arası tartışmaların çok sert olduğunu düşünüyorum.

Bu günlerde henüz iki tam yıl bulunan 2023 genel seçimleri arifesiymiş gibi tartışıyoruz.

Yani iktidar da muhalefet de işi gücü bırakmış bugünü değil de iki yıl sonrasını konuşuyoruz. İşte demokrasinin en sevimsiz tarafı bence burasıdır. Hiçbir suretle gününden önce seçime gidilemeyeceği anayasanın değiştirilemeyen hatta teklif dahi edilemeyen maddeleri arasına konulmalıdır.

Eğer darbe anayasası diye ortak olarak muhalefet ve iktidar tarafından kötülenen mevcut anayasayı kaldırıp yeni bir anayasa getiremezlerse sıdkım tamamen sıyrılacaktır.

Bununla beraber liderlerin gıyaben çatıştıkları konularda memleket aşkına, uygun saatlerde ve yaygın kanallarda açık oturumlarla halkı aydınlatmalarını ne kadar isterdik.

Dünyanın başka ülkelerinde böyle kavgalar yok diye bir hamasette bulunamam ama bizimkilerin kavgası başka, nasıl mı?

Diğer ülkelerdeki politik kavgalar hep ülkelerinin kalkınmasının şekli konusunda ve ülkelerine zarar vermiyor diye düşünürüm hep. Ama biz öyle kavgalar yapıyoruz ki on altı tane devleti yıkmışız ve şimdi de on yedincisiyle uğraşıyoruz sanır izleyenler.

Yani o kadar derin görüş ayrılıklarımız (!) var ki; benim görüşüm olmazsa Türkiye felakete gider dedirtiyor sahiplerine.

Benden sonra Tufan edebiyatı, ya ben ya hiç egoizmi, enkaz devralma safsataları hiç tükenmez benim ülkemde.

Belki bu dediklerimden gençler bir şey anlamakta zorlanabilirler, ama orta yaşlılar çok iyi biliyoruz ki şahidi olduğumuz ortalama 67 yıllık çok partili demokrasi tarihimizde hiç bir iktidar hırçın muhalefet sonucu rahat çalışamamış hiç bir muhalefet te iktidarlara yardımcı olmamıştır.

Sosyolojik olarak bu konuda çok şeyler söylenebilir onun içindir ki bu konuda bir makale değil doktora tezleri yazılabilir. 

1950 yılında Türkiye çok partili, döneme yani milli iradenin tecelli ettiği bir seçimle demokrasiye adımını attı. O günden sonra ortalama her on yılda bir askeri müdahaleler oldu, iyi hatırlıyorum hepsinde muhalefet partileri; oh olsun dediler, sadece 12 Eylül ayrı; zira onda tüm partiler de kapatıldı ve tüm liderler de gözaltına alındı.

Buna rağmen bu gün 12 Eylülün anayasasını değiştirecek bir Anayasa paketine bile yine muhalefet karşı çıkarak sen ben kavgasıyla sivil bir anayasa yapımına katkıda bulunmuyor ve bulunanları da baltalayabiliyor.

Biz ancak Cami avlularında beraber olan hatta orada bile birbirinden fellik fellik kaçan, göz göze gelmemeye çalışan kişileri başımızda istemiyoruz; başımızda her an ülke için toplanan, fikirlerini paylaşan ve hayata uygulayan mert adamlar istiyoruz.

Şu anda Türkiye benim yaşadığım ve gördüğüm en sert bir dönemi yaşıyor; Evet, medyasıyla, iktidarıyla, muhalefetiyle ve tüm toplumlarıyla en sert ve hoşgörüsüz dönemi.

Ara sıra yaşanan sükûnet tüm anaları rahatlatırken yine iç ve dış hıyanet erbabını rahatsız ediyor. Amerikalı, Avrupalı ve yerli işbirlikçileri istedikleri an terör ateşinin altını üflemeye başlıyorlar. Bu terör belasını bertaraf etmek isteyen büyük devlet adamlarımıza ağza alınmayacak laflar edebiliyorlar.

Bu bela bence tam ve sağlam bir demokrasiyle aşılabilir bunun yolu da iktidarıyla muhalefetiyle bir bütünlük arz ederek, her zaman dışarıya karşı tek vücut olduğumuzu gösterirsek büyük bir Türkiye istemeyenlerin hayalleri suya düşebilir.

Peki, biz daima suçluyu dışarı da aramaya alışmış bir Millet olarak sorarım kendimize, bizim partileri dış mihraklar mı kavga ettiriyor? Asla bunda ne Amerika’nın ne de Avrupa’nın rolü var.

Hacıbektaş’a, Karamana, Konya’ya vb hoşgörü dehalarının yanlarına boşuna seğirtiyoruz arkadaşlar!

Onların öğretileri bize zerre fayda vermiyor anlaşılan, bari yaratıcımızın şu eşsiz kelamından aldığım bir ayete kulak verelim de birbirimizle nasıl tartışıp nasıl geçinme yollarını arayacağımızı oradan öğrenelim.

İnşallah, Maşallah, Allah, Peygamber, İslam vb demekle sonra da devamlı kavga etmekle elimize ne geçecek, iyi bir düşünelim.

 “iyilik ve kötülük bir olmaz, sen en iyi bir davranışla kötülüğü savuştur. o zaman göreceksin ki, aranızda düşmanlık olan bile sanki sıcak bir dost gibi olacaktır.” (Fussılet-34)

Yazarın Diğer Yazıları