
Nefsin Lokomotifi Öfke
Mükremin Kızılca
Şeytan insanın içine ancak nefis aracılığıyla girebilen harici bir düşmandır.
Nefis ise en iyi şekilde Hz Yusuf’un ağzından Kur’an-ı kerimde şöyle tarif edilmektedir;
“(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yusuf /53)
Şeytanın provokatörü öfkedir ve nefis te onun tetikçisidir. Öfke insanı ve sahibini yakan en büyük bir ateştir, bu ateşin kıvılcımını atmak için nefis daima nöbettedir.
Derler ki “Öfkenin ateşi önce sahibini, artarsa karşıdakini yakar” Zira öfkelenmek sarhoş olmakla aynıdır ve kişi ne yaptığını tam kavrayamadan birçok şeyi kırmış geçirmiş olur, bu kırdıklarının en ağırı da kırılan kalplerdir.
Ve demişlerdir ki; “öfkeyle kalkan zararla oturur.” Kişilerin öfkesi aileleri, yuvaları ve kalpleri yıkar, bir de kitlesel öfkeler vardır ki o harekete geçerse hiçbir kural tanımayan büyük bir isyana dönüşür. Helal, haram, hak, hukuk vb hiçbir şey göze görünmez olur. Kitlesel öfkenin önünde hiçbir güç duramaz, tarih boyunca yıkılan bütün devletlerin temelinde bu öfke vardır.
Yüce Peygamberimiz (sav) öfke ve zararları hakkında îrad buyurdukları hadisi şeriflerden bazıları şöyledir;
“İki kişi Rasülüllah (sav) huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Rasülüllah (sav): "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa kendinden zuhur eden öfke giderdi; “Euzu billahi mineşşeytanirracim!" buyurdular. Kütüb-i Sitte No 4315 :
"Ne (her) iyilik, ne de (her) kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel yol ne ise onunla önle. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki yakın dost(un olmuş)tur. Bu (en güzel haslete), sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna büyük bir hisseye malik olandan gayrısı eriştirilmez" (Fussilet/34-35)
Yukarıdaki ayetle ilgili olarak efendimiz şu açıklamayı yaptı: "(Ayette kastedilen en iyi yol) öfke anındaki sabır, kötülüğe maruz kalındığı andaki aftır. İnsanlar bunları yaptıkları takdirde, Allah onları korur, düşmanları da kendilerine eğilir. Sanki samimi dost olur." (Kütüb-ü sitte No: 777)
Kur’an-ı kerimde öfkeyi en belagatli bir biçimde anlatan ve onu Müslümanlara layık görmeyen ayetlerden bazıları ise şöyledir;
“O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever.” (Al-i ımran 134)
“Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.” (Fetih 29)
Bir de genç öfkeler vardır ki onlar kabardığında önüne geleni kırar geçirir, bu sarhoşluk halinde bulanık seller gibi önüne ne gelirse yıkıp alır gider. Genellikle kaybedecek bir şeyi olmayanlardan oluşan ve hiçbir mutluluğu hazmedemeyen bu öfkeleri kontrol altına almak için şu ayet-i kerimeyi devlet ricali göz önünde bulundurmalıdırlar:
“Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.” (Fussilet/34-35)
Allah Müslümanları yukarıda ki ayet ve hadislerden ders alarak şeytanın provokatörü olan nefsin emrine girerek öfkesine yenilenlerden eylemesin.
Allah c hepimizi şeytanın provokatörü; öfkeden uzak tutsun.