Nâsih ve Mensuh
Mükremin Kızılca
(Yürürlükten kaldıran ve kaldırılan)
Kur’an’da çelişki olur mu?
Kur’an-i kerimde görünüşte birbiriyle farklı manalar taşıyan ayetlere rastlanmaktadır. Fakat bu asla çelişki ve tenakuz değildir.
Bu tür ayetlerden yanlış anlamlar çıkarılmaması için İslam âlimleri, İslami altyapısı olmayan kişilerin meal okumalarını sakıncalı görmekte, onlara tefsir okumalarını önermektedirler.
Şimdi burada bu konuyu herkesin anlayacağı dilden biraz anlatmak istiyorum.
“Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?” (Bakara/106)
“Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.” (Nahl/101)
Bu iki ayet aslında her şeyi anlatıyor.
Allah, kendi ayetlerinden birini birisiyle değiştirebileceğini, birinin hükmüyle birinin hükmünü kaldırabileceğini veya yerlerini değiştirebileceğini beyan ediyor.
Bunu iki bakımdan ele alalım:
Bir: dört kitap ve yüz sahifeden oluşan bütün vahiler hep birbirini yenileyerek ve insanlığın ihtiyaçlarına cevap vererek bir iniş yolu izlemiştir.
Tevrat yüz sahifeyi tamamen revize ederek on emir başta olmak üzere bir şeriat getirmiştir. İncil Tevrat’ı büyük oranda tasdik ederek daha ziyade vaaz ve nasihat kökenli ayetlerden oluşmaktadır.
Kur’an ise Tevrat’ı da İncili de tasdik etmekle beraber onlarda olmayan çağın gereklerine göre çok yeni maddeler ihtiva eder halde indirilmiştir. Sonuçta bütün sahifeleri ve üç büyük kitabı yine o vahyin sahibi tarafından yürürlükten kaldırmıştır.
İki: 23 yılda, sosyal ve tarihi gelişmelere göre parçalar halinde indirilen Kur’an-i kerimin bazı ayetleri de bir önceki ayeti yürürlükten kaldırabilmektedir. Bunun usul-i fıkıhta çok örnekleri olmakla beraber burada herkesin bildiği bir örnekle yetinelim.
“ Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.” (Al-i Imran/19) ve “Sizin dininiz size, benim dinim de bana” (Kafirun/6)
Kâfirun suresi Mekke’deki sıkıntılı günlerde indi ve Alla celle ve ala hazretleri Resulüne iyice yüklenmemeleri için öyle buyurdu.
Medine döneminde artık İslam bir devlet haline gelip güçlenince de Al-i İmran suresindeki ayet indi.
Sonuç olarak duruma göre farklı sözler söylense de neticede geçerli ola son söylenendir.