Mükremin Kızılca

Müslümanın Sürünme Hakkı olamaz!

Mükremin Kızılca

Gençlerle Cuma Düşünceleri- 5

Hayırlı cumalar değerli okuyucularım!

İslam devletlerinin savunmalarını yabancı ülkelere özellikle ABD'ye havale etmekle 1450 yıllık İslam tarihinin en büyük hatasını yapmakta olduklarının şuurunda mıyız?

Oysa Allah cc 1450 yıl önce bize şu emri vermişti:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz...” (Enfal 60)

Müslümanların parasal ve savunma alanında dışa bağımlılık gibi bir lüksleri asla ama asla olamaz.

Bütün Müslümanların gerektiğinde tek yumruk ve tek yürek olmaları hatta her zaman böyle olmaları gerektiğine imanımız tamdır. Bu bağlamda bugünün Müslümanlarının dağınıklığının, parçalanmışlığının ve bir araya gelemeyişlerinin sebebinin Allah’ın cc şu emrine uymamalarından kaynaklandığının kesin olduğuna inanırız:

“Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir” (Enfal 46)

Müslüman olan bir insan, kim olursa olsun Müslüman olmayandan daha şereflidir. Zira rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

 “Onlar: Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.” (Münafikun 8)

Dünyada alnı ak, başı dik ve şerefle kıyamda durması gereken iman şerefiyle müşerref olan Müslümanlardır. Müslümanlar sadece ve sadece Allaha rükû ce secde ederek eğilirler. Diğer hiçbir güç karşısında iki büklüm olmazlar.

İslam’ın asla teröre, kargaşaya ve başkasının haklarına tecavüze izin vermediğini bilmeliyiz. Benim dinim “yoldan bir dikeni kaldırmayı imandan” sayan bir evrensel sistemdir. Benim dinim “kardeşine silah çekeni dışlayan” bir ilahi mesajdır.

İslam kelimesinin barış, esenlik, selamet ve huzur manasındaki “silm” kökünden geldiğini ve bireysel hareketlere asla izin vermediğinin şuurunda olmalıyız.

Hiçbir suçluyu kendimiz cezalandırmaya kalkmamalıyız, suçluyu devletin hukuk sistemine havale etmeliyiz. Herkesin ceza kesmeye kalkmasını en büyük terör hadisesi saymalıyız.

Önyargıyla hareket etmemeli, duygularımızla, sezgilerimizle hareketimize yön vermemeli, sempati ve empati yaparak insanlara yaklaşmalıyız.

İnsanları bakış açıları, siyasi görüşleri ve inançlarıyla tartmamalıyız. Benimle dini, siyasi ve

Müslümanlar asla savaş yanlısı olamazlar. İslamiyet’i kılıçla değil tebliğle dünya milletlerine duyurmak zorundayız. İslam’da zarara uğramadıkça zarar vermek, saldırılmadıkça savaş yapmak diye bir olgu yoktur.

İslamiyet’te Müslüman olmayan milletlerle savaşın ana sebepleri alttaki Tevbe suresi 12. ayette şöyle veriliyor:

“Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın. Çünkü onlar yeminlerine riayet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler.”

Bu şartlar oluşmadıkça asla savaş istememeliyiz, zira yaratıcımız şöyle buyururlar:

 “Barış daha iyidir” (Nisa 128) ve “Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 208)

Evet, barış daha iyidir ve bu barış ortamını bozan asla Müslümanlar olmamalıdır.

Ancak ferdi veya toplu olarak İslamiyet’e uzanan dilleri uygun bir şekilde susturmak ve mukaddesatına saldıran güçleri daha güçlü silahlarla durdurmak da Müslümanların ana görevlerindendir.

Müslüman: Yahudi, Hristiyan, Budist, Ateist, Şaman, Hinduizm, Şintoizm ne varsa hiçbir inanç ve felsefi eğilimde olan halkların düşmanı değil, onların elinden tutup tek Hak dine getirmeye çalışan bir davetçi olmak zorundadır.

Müslümanın amacı yeryüzünde iyiliği hâkim kılıp kötülüğü bertaraf etmek olup tek düşmanı cahilliktir:

“Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (Araf 199)

Müslümanın sürünme hakkı olamaz, Müslüman yeryüzünde cehalet karanlığında bocalayanları İslam’ın nuruyla aydınlatmakla görevlidir ve her zaman ayakta ve atakta olmalıdır!

Yazarın Diğer Yazıları