Mükremin Kızılca

Merhum Hasan Çopur

Mükremin Kızılca

2011 yılıydı.

25 yıllık kayıp ömrün ardından hasretini çektiğim kültür dünyasına yeniden adımımı attığım seneydi.

Konya’nın, başka hiçbir ilde bulunmayan kültür merkezi Rampalı çarşıda ikinci katta Doğan kitabevinde Muhammed Doğan hocamın riayeti altında çalışmaya başlamıştım.

Burada çalıştığım dört yıla yakın süre içinde birçok sima ile tanışma fırsatı buldum. Bunlardan beni en çok etkileyen ve en çok kendisine benzediğimi algıladığım kişi oydu.

Haftada birkaç kere dükkâna geliyordu.

Belinden yukarısı öne hafifçe baskındı. Mütevazı, güler yüzlü, güven veren, tatlı dilli ve baba mizaçlı bir yapıya sahipti. Bir elinde bol gözlü bir çanta taşırdı. Gün içinde Konya’ya dair ne varsa satın alıp göz göz yerleştirdiği bir kaptı bu.

Muhammed Doğan hocam ona çok hürmet eder, Hasan amca hoş geldin der saygıyla karşılar ve uğurlardı.

Hasan amca, yeni bir şeyler var mı? diye sorunca, Muhammed hocam arka odalardan önceden ayırdığı nadir eserleri önüne koyar ince ince anlatırdı.

Hasan amca, şu bende var, şu yok, diye bir bir inceler ve koleksiyonunda olmayanları pazarlık yapmadan alırdı. Doğan kitabevine boş çantayla gelir dolu olarak giderdi.

İlk günler Hasan amcayı anlamaya ayırdım zamanımı, adam yaşlıydı, hem ağırbaşlıydı, kaybedecek bir şeyi yoktu, hanları, hamamları, dükkânları vardı, gül gibi geçinir giderdi. Ama o omuzunda her akşam eve dönüşünde ağır bir çantayla dönerdi.

Ama onu şahsen ben de emekli olunca anladım. İşinden emekli olabilirsin ama mefkûrenden emekli olursan işte o zaman bittiğinin resmidir, diyorum kendi kendime. Emeklilik yan gelip yatma olarak alınırsa hastalıkların hücumuna uğrarız, daha yapılacak çok şeyimiz var deyip Bârî Teâlâ’dan sağlıklı uzun ömür talep ederek şevkle idealimiz uğruna çalışmamız gerekir.

Allah kimsenin canını “daha yapacak çok şeyim vardı” demeyecek bir zamanda alsın, yüce Mevla’m!

Hasan amca seyyar bir sahaftı ancak sadece sayfalardan oluşan kitap değil resim, dergi, hatıra, takvim, gazete, levha, kartpostal, ferman, berat, hepsini parasıyla alıp topluyordu. Önceliği Konya ile alakalı olan evraklardı tabi.

Doğan kitabevinde Hasan amcayla çok yakın bir dost olduk, birbirimizi çok severdik.

Muhammed Hocam tapu arşivinde Osmanlıca vakıf araştırmaları yaptığından dükkâna seyrek uğrardı. Bu nedenle bana: şu eserleri Hasan amcaya mutlaka göster, diye ayırdığı kitap ve dergileri teslim ederdi.

Hasan amca merhumla Doğan kitabevinde çalışmama son verdikten sonra da görüşürdük. Şahsen yayınladığım kitapların hepsini satın aldı.

Ermenek, Güneyyurt, Üç Asır Önce Konya, Yollar Beni Tanımadı ve Sigara Belası adlı kitaplarımı aldı. 1990’lı yıllarda yayımladığım İlmiye İslami Araştırma dergisinin her sayından da satın almıştı.

Zaman zaman İstanbul’a da giderdi, dönüşünde ilk uğradığı yerlerden birisi de Doğan kitabevi olurdu.

2015 yılı olmalı, bana bir telefon geldi, yanında çalıştırdığı birisiydi, Çopur İşhanı’nın üst katını teşhir ve okuma salonu olarak yaptıklarını, açılışa davetli olduğumu söylüyordu.

O gün vali bey ve protokol yanında büyük bir kalabalık ziyaretçi dolup dolup boşaltıyordu kitaplığı. Hasan amca da tek tek soruları cevaplıyor, bilgiler aktarıyordu.

Beraber resim çektirdik, Gazeteci – yazar Sayın Mustafa Balkan da vardı.

Hasan amcayla görüşmeyeli sekiz yeni kitabım basıldı, bu günlerde elime alıp yanına gitmeyi hayal ediyordum, ama olmadı, inşallah onun kütüphanesine yeni basılan eserlerimi koymak üzere yakında Çopur İşhanı’na gideceğim.

Hasan Çopur amcamız 18 Ocak 2022 tarihinde çok sevdiği, uğruna seğirttiği hayranı olduğu Konya’da toprağa verildi.

Ailesine, sevenlerine ve kültür dünyasına emir ve hüküm Allah’ın der, sabr-ı cemil niyaz ederim.

Yazarın Diğer Yazıları