
Kurban Olmak
Mükremin Kızılca
1443 hicri yılının, (09-7-2022) içinde on mübarek gün ve geceyi barındıran ve büyük mali ibadet olan hac günlerini ve kurban ibadetini içeren Zilhicce ayının onuncu günündeyiz.
Kurban Arapça Karube-yaklaştı kökünden yaklaşmak manasında bir mastardır.
Türkçemizde kurban olmak tabiri kendisini arzu ettiği bir şeye feda etmek demektir. Vatana, millete kurban olmak, Allah yoluna kurban olmak, sevgili uğruna kurban olmak gibi deyimler meşhurdur.
Zamanımızda kurban kelimesi asıl manasından uzaklaşarak korku yüklü bir anlam taşımaya başlamıştır. Mesela:
Dünyada savaşlar yüzünden milyonlarca insanımız apansız kurban verilmektedir. Her yıl Türkiye’de şu kadar insan trafik terörüne kurban veriliyor. Her bayram sıla hasretiyle yollara düşen yüzlerce insanımız sevdiklerine kavuşamadan trafiğe kurban gidiyor. Her gün hatta her saat genç güvenlik elemanlarımız terör belasına kurban oluyor. Sokaklarda caddelerde masum çocuklarımız ve insanlarımız maganda kurşunlarına kurban oluyor. Her yıl şu kadar çocuk ihmale ve yanlış ilaçlara kurban gidiyor. Her yıl binlerce göçmen, insan kaçakçılarının derme çatma tekneleriyle denize açılarak kurban oluyorlar. Dünya depreme her yıl ortalama şu kadar insanı kurban veriyor, cümlelerini sık sık duymaya devam ediyoruz.
Kısacası zamansız ve beklenmeyen ani bütün ölümleri kurban olarak anlatır Türkçemiz.
Ama ne yazık ki kurban olmanın önüne geçmenin imkân ve ihtimali yoktur. Zira dünya hayatı akıllı ve tedbirli insanların biraz daha uzun yaşayabildiği bir geçici arenadır.
Daha uzun ve sağlıklı yaşamak için Allah’ın bahşettiği hayat nimetini korumaya büyük önem vermemiz gerekmektedir. Ama her şeyin üzerinde bir de Allah cc hazretlerinin takdir ve kazası söz konusudur. Bu konuda şu ayet acaba bize bir şey anlatıyor mu?
“Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir.” (Bakara 251)
Cenab-ı hak kendisine bizi yaklaştıracak farz ve nafile birçok ibadet şekillerini bize göstermiştir.
Kurban: Allah rızası için belli vasıflarda hayvanlardan birisini, belli şart ve ölçüler içerisinde, her yıl aynı günlerde mali gücü yetenlerin kesmesine denir. Bazı mezheplerde sünnet kabul edilen bu ibadet bizim mezhebimizde vacip yani sünnetten de öte Allah’ın da emri olduğu kabul edilmiştir. Bu bakımdan bütün ibadetlerde olduğu gibi bu ibadette de Türk halkı son derece titizdir.
Kurbanda Allaha bizi yaklaştıracak tek şey ondan sakınarak kurban kesmemizdir. Aksi halde kurbanın eti, derisi ve kanı Allaha ulaşacak şeyler değildir bunu bakın aywet-i kerimede nasık açıklıyor rabbimiz:
“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac/37)
Kurban Kur’an-i kerimde bir yerde geçer, o da Hz Âdemin çocuklarının kestiği ilk kurbandır ki aşağıdaki ayette açıklanmaktadır:
“(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Ant olsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.” (Maide/27)
Habil ile Kabilin kısa hikâyesini anlatan bu ayette de Allah’ın sadece kendisinden sakınanlardan kabul edeceği vurgusu yapılmaktadır.
Kurban kesmek durumu müsait olan bütün müminlere bir vecibedir. İslam âlimleri bir yıl içinde ödeyebileceğini kanaat getirenlerin kurban kesmesini şiddetle tavsiye etmektedirler.
Allah cc, kurbanlarımızı kabul buyursun, bizleri ani afet, felaket ve kazalara kurban olmaktan korusun!