
Kur'an'ın Tarif Ettiği Müslüman
Mükremin Kızılca
Müslümanların kendilerine son peygamber, efendimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) den kalan bir kutsal mirasları vardır; ellerinde ve hafızalarında tuttukları Kur’a-ı kerim.
Bu, Allah’ın değişmez ve değiştirilemez kutsal emanetinin mirasından maksat onun verdiği mesajların tüm İnsanlığa duyurulmasıdır. Bunun adı tebliğdir.
İslamiyet’in ilimlerini öğrenmiş ve hayatına uygulamış olan Müminlere onu duymayanlara duyurmak, bilmeyenlere bildirmek gibi ağır ve şerefli bir görev yüklenmiştir.
Müslümanlar bu görevlerini yaparken de hal dilleriyle karşıdakini yanına çekebilecek ahlaki donanıma sahip olmak zorundadırlar. İşte bu ahlaki donanım onlara bizzat yaratıcıları tarafından verilmiştir.
Bu ahlaki donanımı her Müslümanın üstlenmesi gerekmektedir. Aksi halde yanlış örnek olarak İslam’ı temsilde yanlış algılara neden olacaklardır.
Furkan suresinde peş peşe ayetlerde verilen bu ilkeler şöyledir:
“Rahman’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir.
Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!”
“Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.”
Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.
Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar.
Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır.
Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Kim de tövbe eder ve Salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.
Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.
Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.
75. İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır.” (Furkan 63-74)
Kısaca özetlersek: Rahman olan Allah c, ahrette nimetlerine ve cemaline boğacağı kullarından Rahman sıfatı ve adıyla aşağıda ki ahlaki tutumları istemektedir;
1- Tevazu ve vakarla yürümek
2-Sataşarak laf atanlara bile selam ve esenlik dilemek
3-Gece namazına devam etmek ve Allah’ın azabından yine ona sığınmak
4-Cimrilikle İsraf arasında iktisatlı bir yol edinmek
5-Sadece Allaha kul olmak
6-Haksız yere asla bir cana kıymamak
7-Zinaya yaklaşmadan namuslu bir hayat sürmek
8-Faydasız ve boş şeylerden uzak durmak
9-Yalan yere şahitlikte bulunmamak
10-Kendilerinden gelecek nesillerinde dosdoğru yolda olmaları için dua etmek.
Müslümanlar ancak hayırda yarışmalılar, ancak cenneti kazanmak için yarışmalılar, birbirlerinin ulaştıkları başarıları kıskanma yolunda değil.
Müslümanlar kalplerinde asla diğer Müslümanlara kin ve haset taşımamalılar, ancak o Allah’ın nazargahı olan kalpte onun istediği şeyleri taşımalılar.
Allah cc, Müslümanların diğer Müslümanlar hakkında ne düşünmeleri gerektiğini bize şöyle ferman buyuruyorlar:
“Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” (Haşr: 10)
“Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma!”
Bu son cümleye şu anda çok ihtiyacımız var, Allah encamımızı hayreylesin!