Mükremin Kızılca

Kur'an'da Salât Analizi- 2

Mükremin Kızılca

“Kur ’anda Salât Analizi- 1” makalemde klasik en büyük Arap lügatlerinden birisinden Salât yani namaz kelimesine kaynak olan SLV ve SLY kökünün anlamlarını verdim, hiç birinde destek manası görülmüyor. 

 “el-Mucemü’l-Arabiyyü’l-Hadis” adlı Serdar Mutçalı eserinde müellif, SLV köküne sadece namaz ve dua, ala harfi ceriyle kullanılırsa “şanını övmek yüceltmek” manasını, SLY köküne ise her yerde olduğu gibi “kızartmak ateş yakmak ısınmak” anlamlarını verdiğini görüyoruz. 

Hicretin 15. yüz yılı yeni fırkalaşmalar bağlamında bambaşka bir çığır açmıştır.

Aslında bu asır yeni fırkalaşma hatta yeni cemaatlerin, mezheplerin, tarikatların ve mezhepsizleşmelerin de başladığı bir yüz yıldır ki hadd-i zatında hicretin 14. yüz yılının sonlarına doğru başladığı gözlenmektedir. 

Benim burada üzerinde duracağım konu namazın bile sulandırılacak kadar tartışmalarda seviyesizleşilmesidir. 

Bir meal gördüm, değerli bir arkadaşım hediye etti, baştan sona kontrol ettim Kur’an’daki yüzlerce Salât kelimesinin hiç birisine namaz manası vermiyor, namaz ve dua yerine “destek olmak, sosyal yardım kuruluşları oluşturmak” manası veriyor. 

Aziz kardeşim! 

Haydi, bir konuyu kafaya koydun, salat kelimesinde destek vermek manasını ispata çalıştın. Bazı lügatlerde karşılık da buldun. Yahu Allah aşkına o kadar salat kelimesinden bir tanesine bile namaz manası verilmez mi? 

Destek manasını ispat için 1450 yıldır var olan gerçek olguyu ve algıyı nereye atıyorsun? 1450 yıldır günde beş vakit namaz kılanların önlerindeki ayetleri hadisleri ve yaşayan canlı şahitleri yok sayıyorsun! 

Bu ümmet iki halifesini namaz kıldırırken kaybetti unutma! Rasülüllah efendimizin “gözbebeğim, miracım” buyurduğu namazı Kur’an’dan bile kaldırmaya kalkışıyorsun mealinle!  Zaten hadis mefhumuna asla yanaşmıyorsun! 

İşte hicretin 15. asrında teşekkül eden ve etmeye çalışan akımlardan birisi de budur Allah yanlıştan dönmeyi nasip etsin.

Şimdi tarafsızca bir Arap dili uzmanı olarak Salât kelimesinin Kur’an’da geçtiği çeşitli manaları kanıtlayan ayetlerden örnekler vereceğim.

Salât = Namaz: Zekâtla beraber geçtiği 28 ayetin tamamında namaz manasına olan Salâtın zekâttan ayrı geçtiği ve namaz manası taşıyan iki örnek vereyim:

“Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun” (Bakara 238)

“Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.” (Nisa 103) 

Salât = Destek: işaret ettiğim meal sahibinin destek manası verdiği salat da var Kur’an-ı kerimde, mesela: 

“O ne doğruladı, ne de destekledi”  (Kıyame 31)  Bu ayet Mekki bir ayet olup burada geçen “Velâ Sallâ” kelimesine “desteklemedi” manası vermek daha uygundur. 

Salât = övmek şanını yüceltmek, hayır dua etmek: 

“Allah'ı ve melekleri, Peygambere salat etmekte(onun şerefini gözetmeğe, şanını yüceltmeğe özen göstermekte)dir. Ey inananlar, siz de ona salat edin, (onun şanını yüceltmeğe özen gösterin); içtenlikle selam edin (ona esenlik dileyin)” (Ahzab 34)

Son yıllarda en fazla mana saptırmasına bu ayet-i kerime maruz kalmıştır. Bu halk arasında salavat ayeti denen ve her hutbede, her terviha arasında okunan bu ayetin manasına bir daha bakın!

Sözünü ettiğim meal ve benzerleri buradaki “Yüsallûne” salavat, getiriler, şanını yüceltirler, dua ve rahmet eder manalarını asla kullanmazlar ve sadece “destek olurlar” manasını yazıyorlar. Peygamberlerine destek olmak her müminin görevidir, bu mana da güzel, ancak diğerlerini karalamadan bunu da versen ne ala, ama illa da geçmişi ve bütün müfessirleri karalamadan edemiyorlar. 

Bu ayet hakkında atladıkları bir gerçek var. Arapça kurallarına göre “Yüsallûne” den sonra Alâ harf-i ceri gelirse bu kesinlikle hayır dua ve niyaz manasına gelmektedir. 

Salât = Dua

“Onların, Kâ’be’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.” (Enfal 35)

“Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah, onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Tevbe 99) 

Yazarın Diğer Yazıları