
Konya'da 18. Yüzyılda Köle Pazarı
Mükremin Kızılca
Konya’da yaşanan köle davasının kısa özeti şudur:
Rus asıllı olup Ivaz b. Abdullah adını alan bir köleyi Ahmed halife b. Receb özgür bırakmasına rağmen köle olarak tekrar kullanmak isteyince eski köle dava ediyor ve dava hür olması ve eski malikinin rahatsız edemeyeceği konusunda lehine sonuçlanıyor.
Aynı mahkeme Macar asıllı bir köle azatlısı için de görülüyor, her ikisinin birlikte geçtiği arşiv kaydı ektedir.
“Mahmiye-i Konya haricinde Sahib Yağlu Mahallesi sükkanından açık kaşlı sarı ala gözlü orta boylu Rusiyyü’l-asl olub Ahmed halife b. Receb nam kimesneye mukaddemen rikkıyyetini muterif olan baisü’l-kitab Ivaz b. Abdullah meclis-i şer’i hatîr-i lâzimü’t-tevkîrde merkum Ahmed halife mahzarında üzerine dava ve takrir-i kelam idüb tarih-i kitabdan üç sene mukaddem ben mezbur Ahmed Halifenin abd-i memluki iken beni cümle-i malından ihrac ve azad ve i’tak etmişiken halen beni rikkıyyet üzerine istihdam sadedindedir sual olunub men ve def olunması matlubumdur didikde gıbbe’s-sual akıbe’l-inkar ve ba’de’l-istişhad udul-i müsliminden Ali b. Mehmed ve Mahmud b. Ivaz ve Mehmed b. Mustafa ve Süleyman b. Himmet nam kimesneler liecli’ş-şehade meclis-i şer’a hâzırûn olub esera’l-istişhad fi’l-vaki mezbur Ahmed Halife mezkur Ivazı abd-i memluki iken tarih-i kitabdan üç sene mukaddem bizim huzurumuzda hasbeten lillahi’l-azim cümle-i malından ihrac ve azad ve i’tak eyledi biz bu hususa şahidleriz şehadet dahi ideriz deyu eda-i şehadet-i şer’iyye eylediklerinde ba’de’t-ta’dil ve’t-tezkiye vettahlif şehadetleri hayz-i kabulde vaki olmağın merkum Ivazın i’tak-ı meşruh ile hürriyetine hüküm ve merkum Ahmedin kasr-ı yedine tenbih’i birle mâ vekaa bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’l-hadi ve’l-ışrîn min şehr-i ramazane’l-mübarek li-sene isneteyn ve mie ve elf (1690)
(Şahitler) Mustafa b. Erkulu, Mustafa b. Ahmed, Mustafa b. Sefer b. Ivaz” Konya Şer’iyye Sicilleri Cilt 213/3
1450 yıl önce Dünyada hüküm süren İnsanın İnsanı alıp satarak mal gibi kullanması ve bir diğerini hayvanlar gibi muameleye tabi tutması İslam ile beraber tarihe karışmaya başlamış ve İslam yüceldikçe bu anlayış batmıştır. Özellikle o devirlerde 20. yüzyıla kadar siyah renkliler beyaz renklilerce hunharca köleleştirilerek insanlık zulmü devam etmiştir. Hâlbuki İslam’ın ve Evrenin kutsal kitabı insanları şöyle tarif ve kategorize ediyordu;
Hucurat(13)” Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. “
İlahi vahyin başladığı ilk yıllarda, İnsanın İnsana kulluğu ve köleliği kesin yasaklanmadan önce Müslümanlar arasında da köle edinenler vardı.
İşte Allah c, onları aşağıdaki ayetleriyle bir bir köleleri ellerinden çıkararak serbest bıraktırmıştır.
O Devirde Sarp Yokuşu Aşan Ancak Müslümanlar Oldu
Kur’anı kerimin Beled suresinde ki birer edebiyat şaheseri olan şu kısa ayetler İslam’ın köleliği ilk tebligattan itibaren nasıl kaldırmağa kararlı olduğunu mükemmelen anlatmıştır;
“Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşa atılmadı. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir. “
Bilerek ya da bilmeyerek yapılan günahların affı, bir köleyi serbest bırakma şartına bağlanarak son kölelerde Müslümanların elinden salıverilmiştir.
O devirde kölelik tüm insanlar tarafından normal karşılanıyor ve uygulanıyordu Araplarda bundan muaf değildi.
Böyle bir toplumu eğite eğite üç beş yüz yıl alacak bir evreden sonra İslam köleliği tam olarak önce Müslümanlardan sonra da tüm insanlardan kaldırmıştır. Zira böyle yerleşik bir tabiatı hemen kaldırmak toplumu o yöne eğmek bir anda kolay olamazdı ve daha vahim yıkımlara sebep olabilirdi.