
Konya Tatlı Suları- 2
Mükremin Kızılca
Konya Büyükşehir Belediyesi olduktan sonra tatlı suyu olmayan ova köylerine depolar yerleştirerek bunları çekme tatlı su ile doldurup vatandaşlarımıza her halükarda tatlı su yetiştirmeye başlamıştır.
Bir seferinde Konya Meydan köyünde de böyle bir tatlı su deposu görünce şaşırdım. Çünkü Meydanda yörenin en büyük pınarlarından birisi çağıl çağıl akıyor önündeki beton teknelerden hayvanları, ayak bileği kalınlığında akan borusundan da insanları sulamaya devam ediyordu.
2020 yılında ise belediye Eğiste’den Göksu’yu Konya’ya dev borularla ulaştırarak tatlı suyu ev musluklarından da akıtmayı başardı. Ancak halk karışık diyerek bunu da beğenmemiş ve bildik tatlı su kaynaklarının başındaki uzun kuyruklar yine devam etmiştir.
Başta demiştim ya Konya’da geçen ilk 45 yılımız şebeke suyu içmekle geçti diye, işte bu durumu son on yıldır bir biz de değiştirdik ve Konya’nın bütün tatlı sularını dolaşarak tatlı su kuyruklarındaki yerimizi aldık.
Diyebilirim ki hakikaten sular tatlı imiş, biz çook geç kalmışız. Ama bu geç kalmanın sebebi tabi ki sadece bilmemek değil, iş yoğunluğu ve zaman kıtlığı diyebiliriz.
Şimdi gelelim Konya’nın Tatlısu kaynağı pınarlarına
Bağlukutlu / Bağrıkurt Pınarları: İstanbul yolunda Dokuz hanını Sızma girişine çıkınca solda başlar arazisi, Bahçecik ve Karacaören mahalleleri Bağrıkurt’a bağlı yayladır. Çukur denilen yerin solunda dağın başında bir köydür Bağrıkurt. Yolu Meydan yolunun tam karşısında rampaya tırmanan bir yoldur. Ancak sağdaki Meydan yolunda da arazileri vardır. Meydan yolunda devasa ağaçlar arasında ayak bileği gibi devamlı akan su da bu köye aittir.
Bağrıkurt köyünün bütün akan pınarlarını 1455 yılında Karamanoğlu devleti reisi Sultan İbrahim Dokuz hanı yanında inşa edilecek çeşme vakfına kaydettirmiştir. Sultan İbrahim Bağrıkurt köyünün bütün gelirlerinin kıyamete kadar bu çeşmenin ayakta kalması için harcanacağını vakfiyeye yazdırmıştır.
Özellikle bu çeşme için kurulan vakfın vakıfnamesinde Bağrıkurt (Bağlukutlu) köyünün bütün gelirlerinin bu vakfa aktarılması şart koşuluyor. Amaç bu çeşmenin kıyamete kadar a akmasını sağlamaktır. İbrahim Bey vakıfnamede ayrıca Bağrıkurt köyünün öşür ve zekâtlarından elde edilen gelirden artarsa kalanın Müslüman Fakirlere verilmesini de öngörüyor.
Sultan İbrahim vakıfnamesini şu cümlelerle bitirir: “Bu vakıf yasalara uygun bir vakıf olup ebediyen geçerlidir, kötü niyetle el sürmek haramdır, Allaha, peygamberlerine, meleklerine, kitaplarına ve ahiret gününe iman eden hiçbir Müslümanın bu vakıfta değişiklik yapması caiz olmaz. Bir kişi bu vakfı değiştirmeye yeltenirse Allah’ın, meleklerinin ve bütün insanların laneti ona olsun!
“Her kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse, günahı ancak onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Bakara 181)”
Bilecik Kale Suyu: Selçukluya bağlı Bilecik mahallesinden beş km ötede solda tenha bir mahaldedir. Suyu oldukça iyi olup merkeze kırk km uzakta olduğundan fazla giden olmamaktadır.
Malas Çeşmesi: Selçuklu Masla göletinden sağa dönünce köye girmeden solda özel bir alanda gürül gürül akan bir pınardır. Suyu kış günleri iyi olmaz, kar sularının ardından Hıdırellez’den sonra ise derman yetmez.
Bulumya / Erenkaya Şifalı Suları: Antalya yolu 40. Km üzerinde iki büyük pınardır. Su dolduranlar gece gündüz eksik olmaz. Hafta sonları iki saatten önce sıra gelmez. Üzerlerinde hangi hastalıklara şifa olduğu yazılıdır.
Sille Rum Pınarı: Aya Elena kilisesine yüz metre yukarıda kuyrukların en uzun olduğu bir pınardır. İki çeşmeden akan ve bir depoda toplanan son derece içimli bir sudur. Yanında her zaman taze süt de satılır.
Dere / Meram Mukbil pınarı: tarihte değirmenler yöresi olarak bilinen Dere boğazının en sonuna doğru bir pınar olup suyu asla yosun tutmayan muhteşem içimli bir kaynaktır. İyiliğinin derinden gelmesinde olduğu kanaatindeyim. Gece gündüz en az iki saat beklemeden sıra gelmeyen bir kaynak suyudur.
Çayırbağı suyu: Konya’nın en çok bilinen bir tatlı su kaynağıdır. Konya merkeze ilk defa borularla yatırılıp evlere akıtılan su bu sudur. Akören yolunda Hatip Mahallesinden geçilerek ulaşılan tepede bir köy olan Çayırbağı bu su ile üne kavuşmuştur. Çayırbağı suyunu Konya’ya 1890’lı yıllarda vali olan Mehmet Ferit paşa getirmiştir.