Mükremin Kızılca

Konya Kitap Günleri - 2

Mükremin Kızılca

İlk iyi puanım, “fuar” yerine “günleri” kelimesinin kullanılmasınadır.

2021 yılı 15 ila 24 Ekim tarihi aralığında düzenlenen Konya Kitap Günlerinden bahsetmek ve tarihe not düşmek istiyorum.

Selçuklu Kongre Merkezinde yapılan ve on gün süren kitap günleri yer olarak da zaman olarak da tam manasıyla mükemmeldi ve TÜYAP ve diğerlerinin ihtişamını aratmayacak seviyedeydi.

Giriş çıkış ve teşrifat işleri harikuladeydi. Otoparklar muntazamdı. Yeme içme durumu şahaneydi. Bu hususu takdirle karşıladım.

Otopark tarafındaki girişin ağzına yakın 2019 yılı aynı tarihlerde yapılan kitap günlerindekinden daha mükemmel olarak bir yeme -  içme sokağı kurulmuş, Konya’nın son yıllarda üne kavuşan markaları yerini almıştır. İnşallah gelecek yıllarda bu sokağın caddeye dönüşeceğine ve daha geniş bir alanda işporta tipi satışlara da yer verileceğini tahmin ediyorum.

Çok sevimli, halk adamı bir başkanımız var: Uğur İbrahim Altay.

Her gün kitap stantlarının arasında dolaştı, yazarlarla ve halkla sohbet etti, resimler çektirdi. TYB standında Kasım Çakır arkadaşımızla beraberdik, TYB önüne gelince onun elinden tutup dışarıya çıkararak; gel seni birisiyle tanıştıracağım, dedi.  Ben de, başkanım merhaba ben Mükremin Kızılca, diye kendimi tanıttım, fakat izdihamdan beni duyduğunu sanmıyorum. Önümüzde fotoğraf çektirirlerken ben tekrar TYB standı içindeki yerimden biraz daha sesli olarak: başkanım, lütfen bir de bizim köşede resim çektirelim, deyince hemen teşrif edip resim çektirdik.

İçeride de dışarıda da kafeteryada çay üç lira, seyyar arabayla dolaşan görevli ekipte de üç lira, çok para gerçekten. 

Tuvalet ve mescit hizmetleri de son derece takdire şayandı. Ancak alt kattaki mescide ait abdesthanede ayakları yıkadıktan sonra çorap giymek benim gibi yaştakiler için tam bir işkence oldu. Bu hususta ergonomik bir eklenti yapılabilir.

Türkiye’nin en ünlü yazarlarının yanında bizim gibi yerel çömezlerin de adları tanıtım kartlarında ve anonslarda yer aldı. Şahsen özel söyleşi, sohbet gibi dallarda okuyucuya söyleyecek çok şeyimiz vardı, buralarda da etkinlik yapmak isterdim. Ama prosedür nasıl işler bilmiyorum.

Söyleşi salonları, toplantı salonları güzel isimlerle isimlendirilmiş ve katılımcı tahmini sayısına göre etkinliklere hazırlanmıştı. Anons sistemi de güzeldi, yapılacak imza saat ve sahipleri belli aralıklarla anons ediliyordu.

On günlük kitap günlerinin dördüncü günü TYB (Türkiye Yazarlar Birliği), beşinci günü ÇİMKE yayın evi, altıncı günü yine TYB standında benim de imza günüm vardı. Son gün 24 Ekim Pazar günü öğleden sonra da ÇİMKE standında olacağım inşallh.

İmza saatlerimde en fazla “Temiz Hikaye” adlı kitabım satıldı. Onu

“Üç Asır Önce Konya” adlı eserim izledi. “1830 Ermenek Nüfus Kayıtları”, “1845 Ermenek ve Köyleri Hane Mal Varlıkları”, “1830 Sarıveliler Nüfus Kayıtları” ve “Dünden Bugüne Taşeli’nin İncisi Güneyyurt / Gargara” adlı çalışmalarımız en çok ilgi çeken kitaplar oldu.

“Sigara Belası ve Haramlığı” kitabımdan hiç alan olmadı. İnsanımız sigaradan o kadar nefret ediyor ki adını taşıyan kitaba bile ellerini sürmek istemiyor.

İnsan neler ister ama benim gibi tevahhuş yapıda olanlar prosedürden bihaber olduğundan başaramaz. Mesela:

On beş yıldır gazete ve internet sitelerinde yazmaktayım. “Evliya Çelebi’nin Konya Karaman ve Mersin Günleri” adlı bir eser hazırladım, muhtevasını makalelerimde yayınladım, demek ki kimse bunu görmemiş. Ben Konya’da yetkili olsaydım Evliya Çelebi merhumun Konya hatıraları hakkında Mükremin Kızılca’ya bir söyleşi saati tayin ederdim. Yine ben Konya yetkilisi olsaydım, “Üç Asır Önce Konya” yazarı Mükremin Kızılca’dan 300 yıl önceki Konya tarihinden anekdotlar dinlenmesi için bir zaman ayırırdım. Ben Konya yetkilisi olsaydım büyük hayranlık toplayan “Yollar beni Tanımadı” şiirini sahibinin sesinden dinletirdim.

Bu fuarın aynı şartlarda, aynı mekânda hatta aynı tarihlerde her yıl tekrarlanması dileklerimle.

Yazarın Diğer Yazıları