
Karamanoğulları ve Memluk Devleti
Mükremin Kızılca
Mülk bir kişiye ait menkul ve gayrimenkul, Melik, Malik: mülkün sahibi, kral, Mâ melek: sahip olunan, elde tutulan, Memluk: mülkiyetine geçmiş, Memluklu: memlukü olan, mülkü olan, mülkiyetinde sayılan.
Memluk devleti (1250 / 1517) Mısırda kurulan bir Türk devletidir. Kendisine hizmet eden mülki ve askeri bölge reislerinin kendilerini “ben senin memlukünüm “ tarzında bu devlete arz edip hizmet etmeleriyle “Memluklüler Devleti” adı ortaya çıkıyor.
Karamanoğulları devleti, bazı zaman dilimlerini hariç tutarsak, 250 yıllık ömrü boyunca Memluk devletine tabi görünen bir devletti.
Karamanoğullarının başından sonuna kadar coğrafi bir sığınağı olan Ermenek bölgesi bu devlet tarafından ilk İslam medeniyeti eserlerinin de inşa edildiği yerdir. Bu eserlerden birisi de Emir Musa tarafından yaptırılan Tol Medresedir.
Karamanoğlu devletinin Ermenek mutasarrıfı olan Bedreddin Mahmut beyin oğlu Emir Musa Bey Memluk devleti sultanı en-Nasır Muhammed’e hitaben “Karamanoğulları sultanın memlukleridir” demiştir. (1)
O zamanlar bir devlete bağlılık bildiren tabiler “memlukünüz” tabirini kullanırlardı ki bugünkü “bendeniz” manasına gelir.
Karamanoğullarının iade-i itibarı son yıllarda alevlenen atalarımız arasındaki olayları kaşıyarak topluma nefret ve kin ekmeye yeltenenlerin davuluna kırıcı bir tokmak olacaktır.
Bu tarihte Osmanlı Devleti bir hilafet merkezi değildi, hilâfet 175 yıllık (1300 – 1475) bu mücadele sırasında Mısır Memlûk devletindeydi, Karamanoğulları devleti bundan dolayı Mısır'a yakın duruyordu.
Memluklular Karamanoğulları devletinin metbuuydu, Mısır tarihçileri de aynı görüştedir. Moğol istilası sonrası Bağdat’ta Abbasilerde bulunan hilafet hanedanı Memlûk devleti nezdinde devam etti. Memluk devleti yeni bir halife ihdas etmeden Abbasi İmparatorluğunun halifesini Mısıra götürerek himayelerinde bu müesseseyi sürdürdüler.
Memluk devletinden önce Anadolu Selçuklu devleti de Konya’yı başkent yapıp en büyük Ulucami olan Alaeddin Camiini inşa ederek kitabelerinde: “Nâsıru Emîrül-mü’minîn - Muînü halifetullah” Yani, Müslümanların emirinin ve halifesinin yardımcısı, ibaresini koydular. Bu durumda Anadolu Selçuklu Devleti de Bağdat’ta bulunan halifeye bağlıydı. Alaeddin Camii yapımı 1220’li yıllar olup bu sırada Moğol istilası öncesi hilafet merkezi Bağdat’taki Abbasilerdir.
Allah cc:
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.” (Enbiya 22) buyuruyor.
Buna göre aynı ülkede iki başkan olmaz, olamaz, bir camide iki imam olamaz, Müslümanların başında da bir anda iki halife olmaz, olamaz. Bütün Müslümanların tek halifeye biat edip itaat etmesi şarttır. Bu durum 1924 senesinde hilafetin ilgasına kadar devam etmiştir.
İkilik yani yeryüzünde iki halifenin aynı anda çıkıp Müslümanları bölmeye kalkmaları durumunda yapılması gereken hakkında şu ayet yol göstermektedir:
“Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.” (Hucurat 9)
Bu ayette, “aralarını düzeltin” emrinin muhatabı, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Bu halife Allah resulünün de halifesidir.
Bu halife, birbiriyle vuruşan iki Müslüman topluluk olan Karamanoğulları ve Osmanlılar zamanında Mısırda bulunan Memluk Devleti himayesindeki halifedir.
Karamanoğulları da bu halifeye biat / bağlılık yemini eden devlettir.
Burada dikkati çeken önemli bir husus var: Karamanoğulları Selçukluların yıkılışına kadar inşa ettikleri medrese, imaret, cami ve hamamlara kazıdıkları kitabelerde asla kendilerine sultan dememişler aksine Selçuklu sultanlarının adını anarak bağlılıklarını göstermişlerdir.
Nure Sofi oğlu Kerimüddin Karaman’ın, Ermenek Balkusan’daki Karamanoğulları türbesi Kitabesi Selçuklulara atıfta bulunan güzel bir örnektir:
“Bu mübarek imaret büyük sultan Keykavus oğlu Mesut devleti zamanında yapılmıştır, bu türbenin sahibi Allah’ın rahmetine muhtaç olan Nure oğlu Kerimüddin Karamandır.”
[1] Karamanoğlu beyi Bedrettin beyin kardeşi Musa bey 1335 yılında hac farizasını ifa için gidişte ve dönüşte Mısıra uğrayıp sultanın bir süre misafiri olarak kalmıştır. Ayrılacağı sırada sultan kendisine emirlik teklif edince kibarca reddedip kendi vatanında yaşamak istediğini ifade ederek: “Karamanoğulları sultanın memlukleridir, sultanın gölgesi, inam ve ihsanı altında rahat ve huzur içinde yaşamaktadırlar.” Demiştir. İbn Devaderi Kenzü’d-dürer c 4 s 398 – 399 Memluk Türk Devleti Ahmet Sağlam / Türk Tarih Kurumu Ankara 2021