Mükremin Kızılca

İtaat Teslimiyet ve Biat

Mükremin Kızılca

Gençlerle Cuma Düşünceleri 6

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun değerli okuyucularım!

Dünyada hiçbir organizasyonun hiyerarşi kanallarını kapatarak her kafadan bir sözle idare edildiği ve başarıya ulaştığı görülmemiştir.

Başlığımızdaki üç kelime Kur’an-ı kerimde onlarca defa hatırlatılmakta ve Müslümanların kayıtsız şartsız Allaha, resulüne ve zamanlarındaki ülülemre itaat ederek sadakat göstermeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

Ülülemr / emir sahibi / idare demek peygamberimizin vefatından sonraki dönemler demek olup peygamberimizin (sav) davet hizmetine vekalet eden hilafet makamı manasına gelir.

Raşit Halifeler olarak bilinen dört halife devri bu manada örnek bir dönemdir. Sonraki dönemlerde hilafet saltanatla beraber götürülerek asıl maksadını kısmen kaybetmiştir. Ancak Fitneye sebep olmamak için Müslümanların her halükarda hilafet makamına itaat etmeleri kuvvetle tavsiye edilmiştir.

Hilafet kaldırıldıktan sonra ise bütün İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanlar önünden giden rehber âlimleri biat etmek için halife addettiler. Bu da zamanımızdaki zor durumu ortaya çıkardı.

Bu hususta, İslami davet sahibi olan tasavvufi kurumlar başı çekmişlerdir.

Maddi ve manevi terbiye bakımından tasavvufun şer’i şerife aykırı olmadığına inanırız. Ancak tasavvufun okulları olan tarikatların geliştirdikleri İslam’a aykırı olmayan ibadet ve ayinleri tarikatın olsa bile, İslamiyet’in “olmazsa olmazı” kabul edemeyiz.

Tasavvufun nefsi terbiye ve eğitmek için hele küfrün zirve yaptığı çağlarda gerekliliğine inanırız. Ancak bu ekollerin yeni ibadetler ihdas ederek bidatçiliğe ön ayak olmalarını asla hazmedemeyiz.

Batılıların mistisizm dediği, dinin daha derin ve daha yoğun yaşanması manasını taşıyan tasavvuf mecburi değil ihtiyari bir tarzdır. Bu bakımdan bu yollara sülük edenlerin bir ayrıcalıkları varmış gibi diğer kardeşlerine tepeden bakmalarını, kazandıklarını büsbütün yok eden bir hastalık olarak görürüz.

Tasavvufun da bazı İsrailiyat gibi Hristiyanlıktan etkilenerek başladığını ve geliştiğine inanmak istemesek de doğruluk payının olduğu bir gerçektir. Ama böyle de olsa bu tarz bir hayatın Allah cc tarafından yasaklanmadığını bildiren ve İslam’dan önceki hak din olan Hristiyanların tasavvufunu kast eden şu ayetle rahatlıyoruz:

“... Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz farz yapmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.  “ (Hadid 27)

Tasavvuf ve onun okulu olan tarikat kavramları istismarı en fazla olan kavramlardır. Tasavvufta emirlere ve amirlere itaat “olmazsa olmazdır”. Bu İslam’ın ana kaynaklarında da geçtiği gibi biatle aynı temele dayanır. Biat ise ilahi ve nebevi bir taleptir:

“Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.  “ (Fetih 10)

Ehil olmayan ellere düştüğü zaman büyük ve korkunç istismarlara yol açan “kesin itaat ve teslimiyet” gerçeğini yanlış kullanmanın önüne mutlaka geçilmesi gerektiğine inanırız.

Son 50 yıldır İslami yükselişin önünü kesmek için ve toplumlarda önyargılar oluşturarak İslam ve Müslüman imajını zedelemek amacıyla “kesin itaat” kavramının içteki ve dıştaki senaristlerce nasıl kullanıldığını ve başarılı olduklarını, İslam ülkelerinde estirilen son terör olaylarında gördük.

Yani İslam’a en büyük darbeyi vuranlar da İslam’ın bu “Kesin itaat ve teslimiyet” demek olan biat anlayışını istismar ederek amaçlarına ulaşmayı denemişler ve denemeye devam ediyorlar. 

Bütün bu gerçekler ışığında Müslümanların İslam ülkeleri arasında ikişer yıllık, dönüşümlü, etkin ve ehil evrensel bir dini lider seçerek himayesindeki tüm Müslüman ülkelerden oluşan şura heyetinin çalışmaları sonucu alınacak kararlarla bu tür yanlışların önlenmesi sağlanmalıdır.

Allaha emanet olunuz, hayırlı cumalar kardeşlerim!

Yazarın Diğer Yazıları