Mükremin Kızılca

İslam'da Selamlaşma

Mükremin Kızılca

Selam; veren için, Selamün Aleyküm / Esenlik, barış seninle olsun, alan için Aleyküm Selam / size de esenlik ve barış olsun şeklindeki iyi dileklerden ibarettir.

Müslümanların sünnet olarak yaptıkları selam eylemi budur.

Bu selam şekli ümmetin ortak bir dilidir. Bu selam şekli dünya kurulalı ve Âdem oğulları bu gezegende iskân edileli beri böyledir.

Sadece 1450 senedir değil, Allah ilk peygamberine dini tebliğ ettireli beri böyledir. Hz Musa zamanında Yahudiler de bu şekilde selam verirdi, Hz İsa zamanında Hristiyanlar da böyle selam verirdi.

Metin başka dillere çevrilerek her Müslüman kendi dilinde selam alıp verebilir mi? Veremez mi? Tartışılabilir. Ama Müslümanların teberrüken ve peygamberimizin telaffuzuyla vermeyi tercih etmelerini de gayet yerinde kabul etmek zorundayız.

Hz Âdemden beri dinler birbirinin devamı olup en son ve mükemmel hali İslam’dır. İslam dini daha önceki şekli olan ve zamanlarında Yahudilik ve Hristiyanlık olarak adlandırılan dinlerde de aynen bulunan bazı hükümleri de içerir. Mesela selam bunlardan birisidir.

Erkek çocukların sünnet olması da aynen Yahudilikte de uygulanmaya devam etmektedir. Yani bazı hususların İslam’da da Yahudilikte de Hristiyanlıkta da aynen devamı garip bir şey değildir. Çünkü hepsini peygamberlerine vahi yoluyla bildiren aynı Allah’tır.

Hristiyanlıkta da erkek çocukların sünnet olması aynen vardı, nitekim Barnabas İncilinde aynen geçiyor. Daha sonra bazı konsil kararlarıyla İncillerden bu metni kaldırılarak tahrif ettiler.

Selamlaşma; insanların birbirlerine karşılaşınca esenlik içinde bir hayat dilemeleridir.

Çünkü insanlar kendi aralarında güler yüz görmek, güler yüz göstermek ihtiyacı duyarlar.

 Kendi aralarında incelik görmek, göstermek, küçüklerin büyükleri sayması, büyüklerin küçüklere merhamet etmesi, birbirlerine kardeşlik bağıyla bağlanması, Müslümanın şiarındandır. 

Peygamber efendimiz A.S şöyle buyuruyor.

“Allah Teâlâ Âdem’i yarattığında; oturmakta olan bir meleği göstererek; git bunlara selam ver ve sana nasıl cevap veriyorlar iyi öğren; zira o senin ve kıyamete kadar soyunun selamı olacaktır, buyurur. Hz Âdem de varıp “Essalâmü Alayküm” der. Melekler de cevaben; “Esselamü aleyke ve rahmetullah” derler. Burada Hz. Âdemin “Selam ver” emriyle selam şeklini içtihaden “Esselamü alayküm” olarak tayini görülüyor. Melekler ise “ve Rahmetullah”  ilave ile “daha iyisiyle cevap verin” tavsiyesini Haziratül kuds’den gelen sızıntıyla elde ettikleri anlaşılmaktadır. Selam şekliyle ilgili olarak Allah c.c. cennet kıssasında “selamün alayküm” buyuruyor.

  “Aranızda Selamı Yayın”

Peygamber efendimiz burada selamın faydasını ve meşruluğunun sebebini açıklamıştır. Meşru oluş sebebi olan karşılıklı sevgi bağları Allah’ın razı olduğu bir hasrettir. Selamı yaymak ise muhabbetin inşası için uygun bir araçtır. Ayrıca tokalaşma, el öpme ve benzeri davranışlar da sevgi işaretidir.

 Peygamberimiz A.S buyurur ki: “küçük büyüğe,  giden oturana,  binen yürüyene,  az çoğa selam verir.”

Peygamberimiz A.S “Yahudi ve Hristiyan’a ilk selamı siz vermeyin…” buyurdular.

Selamda ziyadeler için ise: “Esselamü Alayküm” diyene 10 sevap ve Rahmetullahi’yi ilave edene 20 ve berekatühü’yü ekleyene 30 ve mağfiratühü ekleyene 40 sevap vardır. Ve böylece fazilet sürer” buyurmuşlardır.

Burada cevap selamında ki fazlalıkların sırrı ve dayanağı selam alması vermesi Allah cc tarafından emredilen kişilerin Güleryüz, kaynaşma, sevgi, dua, zikir ve işi Allaha ihale etme gibi şeylerin artmasıdır.

Yine peygamberimiz a.s buyurur ki: “selamı verecek bir cemaatten bir tanesinin vermesi alacak cemaatten de bir tanesinin alması yeterlidir.” Zira cemaat tek sayılıp birinin selamı tanışmayı sağlamakta meveddet / sevgi yolunu açmaktadır.

Veda/ayrılış selamıyla ilgili peygamberimiz şöyle buyuruyorlar;

“Biriniz bir meclise girdiğinizde selam versin, eğer oturması gerekirse otursun, sonra kalktığında yine selam versin; zira önceki selamın ayrılırken verilen selamdan bir üstünlüğü yoktur”

Selam hakkında bir ayet-i kerime meali ile konuyu bitiriyoruz:

“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa 86)

Yazarın Diğer Yazıları