Mükremin Kızılca

İslam'da Darbe Yapmanın Cezası

Mükremin Kızılca

Sözlükte vurmak, dövmek manasında DA-RA-BE kökünden gelen darbe Türkçemize de geçerek aynı manaların yanı sıra ihtilal ve inkılap yapmak manasına kullanılmaktadır.

İslam hukukunda ferdi olarak hırsızlık, katil gibi insan haklarını ihlal eden suçlara apayrı bir ceza uygulanmaktadır.

Bunları toplulaştırmak ise farklı olarak ele alınmaktadır. Bu konuda yani toplu işlenen suçlara verilen cezalar Allah cc tarafından Kur’an-i kerimde geniş manada yer almaktadır.

Topluma toplu olarak yapılan suçlara eşkıyalık ve yol kesicilik manasında kutta-ı tariklik denir.

Kamu düzeninin, emniyet ve asayişin sağlanması, kişilerin mal ve canlarının, seyahat özgürlüklerinin korunması İslâm’ın temel amaçları arasında yer aldığından eşkıyalık ve masum halka katliam yapma suçu dinen de hukuken de büyük suçlar arasında sayılmış, bu suç ve uygulanacak cezaî müeyyideleri konusunda Kur’an ve Sünnet’te özel hüküm ve açıklamalar yer almıştır.

Kur’an’da bu hususta:

“Allah ve Resulü’ne karşı savaşanların ve yeryüzünde düzeni bozmaya çalışanların cezası öldürülmeleri yahut asılmaları veya el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır” (Mâide 5/33) hükmü yer alır.

15 Temmuzda meydana gelen başarısız darbe teşebbüsünde eşkıyalık ve yol kesme suçlarını kat kat irtikâp edilmiştir. Mesela İstanbul boğaz köprüsünün girişini kestikleri gibi silah kullanarak da toplu ölümler gerçekleştirmişlerdir. 

Yukarıdaki ayette suçun Allah ve Resulü’ne karşı savaş açma şeklinde nitelendirilmesi onun ağırlığını vurgulama amacıyla izah edilir.

İslâm hukukçuları, eşkıyalık suçunun gerçekleşmiş sayılabilmesi için suçun açıkça ve şiddet kullanılarak işlenmiş olması gerektiği üzerinde hemen hemen görüş birliği içindedirler. 

Eşkıyalık suçunun İslâm ülkesinde bu ülkenin vatandaşı olan Müslüman ve zimmîye karşı işlenmiş olması gerekir.

Yol kesicilik (kat`u't-tarik) İslam Hukukunda ağır cürümlerden kabul edilmektedir. Kat`u't-Tarik suçunun cezasının beyan olunduğu Maide Suresinin 33. ayetinde geçtiği üzere yol kesicilik "Allah ve Resulüne savaş açmak" olarak tanımlanmaktadır. Çünkü seferde olanlar Allah'ın emanı altındadır ve yol kesiciler Allah'ın emanı altında olan kimselere saldırmaktadırlar. "İslam Devleti sınırları içerisinde yaşayan, Müslüman ya da zimmilerden olan kimselerin yine Müslüman ya da zimmilerden olan kimselerin yollarını keserek mal, para, eşya yahut canlarına kastetmesine Kat`u't-Tarik denilir."

Ayet-i Kerimeden de anlaşıldığı üzere, kat`u't-tarik suçunun cezası dört şekilde takdir olunmuştur; 

Öldürülmek,

Asılmak,

Sağ elleriyle sol ayaklarının kesilmesi ve

Bulundukları beldeden sürülmek. 

Hâkim, yol kesme suçunu işleyen kimselere bu cezalardan birini verecektir. Ancak bu suçu işleyenlere bu dört cezadan birini verirken işlediği suçun, suç oranını göz önünde bulundurur.

Şöyle ki; Kutta`u't-tarik (yol kesiciler) yol keserken, yolunu kestiği kimseleri öldürmüş ve mallarını almışsa sağ elleri ve sol ayakları çaprazvari kesilip asılırlar.  Mal almadan, sadece yolcuları öldürmüşse öldürülürler. Yol kesiciler, adam öldürmez, fakat mal alırlarsa sağ elleri ve sol ayakları çaprazlamasına kesilir. Mal almaz, adam öldürmez, sadece yol keserek insanları korkuturlarsa sürgün edilirler.   Sürgünden maksat, suçluyu memleketi dışında bir yerde hapsetmektir.

Ayrıca bu tür yol kesicilerin masum insanları topluca öldürenlerin cenaze namazı da kılınmaz.

Son darbe teşebbüsünün ardından Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, "Ülkemizin meşru yönetimine başkaldırarak milletimizin ve devletimizin bekâsını hedef alan, TBMM başta olmak üzere kamu kurumları üzerine bomba yağdıran ve acımasızca halka karşı silah kullanan ve bu sırada öldürülen darbecilere karşı Başkanlığımızca salâ, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyecektir" duyurusunu yaptı.

Yazarın Diğer Yazıları