Mükremin Kızılca

İnsan Düşmanına Kızını Gelin Eder mi?

Mükremin Kızılca

Karamanoğullarının İade-i İtibarı 3

Neden “Karamanoğullarının İade-i İtibarı” diyoruz.

Çocukça duygular adama yol gösterir mi?

Akıl, mantık, feraset ve sağduyu ile düşünmek her şeyin başı olmalıdır.

Ecdadımız kavgalıydı diye biz de mi kavgaya tutuşalım şimdi?

Mesele Osmanlı – Karamanoğlu meselesidir ancak bu onların meselesidir. Tarihi, hiçbir önyargıya bağlanmadan okur ve yukarıdaki zihni melekelerimizle anlamaya çalışırsak yaklaşımımız iyi niyetli olur. Ancak birilerini aşağılamak, birilerini doruklara çıkarmak ve birilerini itibarsızlaştırmak için yola girersek düğmenin ilkini yanlış iliklemiş oluruz.

Bu bakımdan şahsen iyi niyetle ve ataları arasında hiç bir ayırım yapmadan yaklaşan bir öngörüyle Osmanlı – Karamanoğlu arasındaki hatta Selçuklu – Karamanoğlu arasındaki mücadeleleri ele almaya çalıştığım “Karamanoğullarının İade-i İtibarı” adlı yazı serimizi dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Selçuklu - Karamanoğlu arasındaki mücadelede koskoca Selçuklu imparatorluğu, dünyaca ünlü mütefekkirimiz Mevlana hazretlerinin de hayatta olduğu uzun bir dönemde Moğol vesayetinde olması nedeniyle Karamanoğlu Mehmet beyin Konya sarayını basarak Türkleri Moğol egemenliğinden kurtarmayı denemesi neden eşkıyalık olarak algılanıyor?

Sonrasında Selçuklu hanedan bakiyesinin nevigasyonuyla Moğol nöker sürülerinin Karamanoğlu Mehmet beyi öldürüp başını şehirlerde dolaştırarak başarılarını ilan etmesi neyi anlatmaktadır?

Evet, Mevlana’nın sükûnet ve dünyaya önem vermeme telkinleriyle, Selçuklular ağır vergiye tabi tutulmalarına rağmen vesayeti kabul ettiler, onları da o günün şartlarını düşünerek, suçlayacak halimiz yok. Ancak bu vesayet durumundan koca Selçuklu devletini çıkarmak amacıyla, kendisine bağlı bir beyin harekete geçmesini kutlamamız gerekirken neden lanetleyelim ki?

İşte bunun için “Karamanoğullarının İade-i İtibarı” diyoruz.

İnsan Düşmanına Kızını Gelin Eder mi?

Osmanlı – Karamanoğlu aileleri de bütün hanedanlar gibi birbirleriyle mücadele ettiler. İkisi de, Türklerden çıkan peygamberlerden Oğuz Kağan nesli Türk olan, bu iki hanedan kendilerince haklı nedenlerden dolayı birbirleriyle mücadele ettiler. Bunlar birbirlerine düşman değildi. Devamlı temas halindeydiler hatta samimi iki kardeştiler.

Bu kardeşler birbirlerine kızlarını gelin ederek hısım oldular. Osmanlılar enişteleri Karaman beylerini Konya’da ziyaret için zaman zaman çıkıp geldiler, savaşmayalım, birbirimize destek olalım dediler ve kızlarının ve ablalarının araya girmesiyle silah kaldırmadan dönüp gittiler.

Karamanoğulları devleti Mısır Memluk devletine tabi idi, İslam hilafeti de onların himayesindeydi. Hilafet makamı konuyla alakalı ilahi emir gereği birbiriyle vuruşan iki İslam topluluğunu aralamak zorundaydı.

Söz konusu ilahi emir şudur:

“Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.” (Hucurat 9)

Ancak saltanatla hilafetin ayrı ellerde olması buna imkân vermedi. Sonunda iş siyasete döküldü ve mücadelede Osmanlılar kazandı. Fatih Sultan Mehmet han hazretlerinin İstanbul’u fethiyle yüce peygamberimizin müjdesine mazhar olması artık devlet kutunun ve İslam bayraktarlığının Osmanlılarda olduğu kesinleşmişti.

Bundan sonraki Karamanoğulları çıkışları son derece mevzii kalmıştı. Bu, İslamiyet’in yılmaz savunucusu, kahraman, inatçı, imanlı ve aktif Karamanoğlu evlatlarının bir kısmını zorla büyük bir kısmını da ihtiyari olarak Avrupa’da fethedilen geniş topraklara iskân zarureti doğdu. Bu yeni toprakların işlenmesi ve beklenmesi için böyle bir topluluğa ihtiyaç vardı.

Evlad-ı Fatihan dediğimiz olgu Karamanoğullarıdır. 1475 civarında Anayurtlarından sökülüp götürülen ve 1924 yılında da yine yurtlarından sökülüp ana yurtlarına getirilen bu insanları lütfen üzmeyelim!

Onlar hicreti iki defa yaşayan bir topluluktur. Cenab-ı Hak hicret edenlerle etmeyenler arasındaki farkı bir ayetinde şöyle tasvir ediyor:

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.” (Tevbe 20)

İşte bunun için “Karamanoğullarının İade-i İtibarı” diyoruz.

Devamı var!

Yazarın Diğer Yazıları