Hacı Veyis Zade Camiinde yazılanlar
Mükremin Kızılca
Selçuklu Konya
Caminin duvarlarını süsleyen, derin manalar taşıyan sure ve ayetlere geçmeden önce camimizi kısaca tanıyalım.
Cami hakkında TDV sitesinde şu bilgiler yer alıyor:
“Konya’nın son dönemde yetiştirdiği tanınmış din âlimlerinden olan Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu’nun adını taşıyan caminin yapımına, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1986 yılında başlandı.
Şehir merkezinde yer alan ve caminin yanı sıra yayım, misafirhane, müftülük gibi ek tesisleri de barındıran cami, 10 bin cemaat kapasitesine sahiptir. Üçer şerefeli olarak yapılan iki minaresi, 78 metre yükseklikle bölgenin en uzun minareleri olma özelliğini taşıyor.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan Hacıveyiszade Cami ve Külliyesi, şehrin merkezinde geleneksel tarzda inşa edilmiş ve caminin yapımı 1996 yılında tamamlanarak ibadete açılmıştır.”
Kapı Kitabeleri
Caminin yerden üç dört metre yüksekte bulunan ana giriş kapısında 3 tane yazı vardır.
Bunlardan birisi kapının sağında camiden ve Hacı Veyis Zade merhumdan söz eden Osmanlı Türkçesi ile yazılan mısralardır ki kapının solunda Türkçe olarak verilmiştir ve şu şekildedir;
“Gaip olmaz halk içinde hizmet veren bir Hak eri
Yâdı var milletçe ma'ruf Veys-Zade Mustafa
Tac olur başlarda onlar vâris-i Peygamberi
Candı, bir Alimdi, bir Arifti kim dolmaz yeri
Gıpta itsün ey güzel mabed görenler hep sana
Sur-1 İsrafil'e dek sürsün bu neş'en bi zeval
Zall-i memdüdünde feyz alsın girenler hep sana
Bi-hisab bulsun ecir hizmet verenler hep sana
Halk diyanet etti inşa ben dedim tarihine
Eyle taatlarla yardım sen de İslam dinine”
Ana giriş kapısının tam üzerinde ise Tevbe suresinin 18. ayetinin baş tarafı üçgen biçiminde karşılıklı iki defa enfes bir biçimde yazılmış haldedir.
Camileri mescitleri kimin onarabileceğini ayağa kaldırabileceğini ifade eden ayetin manası şudur:
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”
Nur Ayeti
Caminin minberinin en sağı ile mihrabın en sonuna kadar uzayan siyah şerit içerisinde “Allahü nûru’s-semâvâti” olarak bilinen Aşr-i Şerif yer alır ki meal-i âlisi şu şekildedir:
“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.” (Nur 35, 36, 37)
Mülk Suresi
Camiyi, bir üst tarafında ise neredeyse baştanbaşa dolaşan siyah şerit içerisinde Tebâreke yani Mülk Suresi 30 ayetiyle yer almıştır.
İhlas Suresi
Ana kubbenin göbeğinde dört ayetiyle İhlas suresi yer alır ki meali şöyledir:
“De ki: "O, Allah'tır, bir tektir.
Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir. Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).
Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
Âlâ Suresi
Dört tane yan kubbenin içini ise âlâ suresinin 19 ayeti süsler ki mealleri şöyledir:
“Yüce Rabbinin adını tespih et.
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.
O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.
O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çerçöpe çevirendir.
Sana Kur'an'ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın.
Ancak Allah'ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.
Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.
O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.
Allah'a karşı derin saygı duyarak ondan korkan öğüt alacaktır.
En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır. Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar.
Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.
Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.
Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır.”
Mihrabında her camide olduğu gibi “artık yönünü mescid-i aksa'dan mescid-i harama çevir” manasındaki Bakara suresi 144. ayet yer almaktadır.
Önden başlayarak geriye doğru münasip köşelere dört halife, cennetle müjdelenen Aşere-i Mübeşşere olarak bilinen 10 sahabe ile peygamberimizin (sav) iki gözbebeği Hz Hasan ve Hz Hüseyin (as) isimleri nakşedilmiştir.
Esma-i Hüsna
Ayrıca ön tarafta mihrabın üzerine ve ser mahfilin üst taraflarında dört köşe şeklindeki tavan hücrelerinin içinde de Allah'ın 99 ismi bir bir kaydedilmiş haldedir.