Mükremin Kızılca

Gilisra İlisra Sille Alahan

Mükremin Kızılca

İnsanlık medeniyetinin bugüne kalan önemli yerlerinden bu dört yer de Konya bölgesi içerisinde olması dolayısıyla gezdiğim yerlerdir.

En son olarak sekiz ağustos 2021 günü Gilisra (Kilistra) yı da gezdim.

Bu tür antik kentler Romalılar tarafından kurulan ve milattan sonra da Hristiyanlar tarafından yerleşime devam edilen yerlerdir. Adı geçen dört yer de Romalıların Kral Yolu güzergâhı üzerinde olmasıyla da önem taşır.

Mut ile Karaman arasında Sertavul’a gelmeden Alahan köyünde bulunan aynı adla anılan dev manastır bunlar arasında en muhteşem olandır. Antakya’dan çıkan havarilerden Pavlos ve Barnabas Nevşehir – Kapadokya, Karaman, Konya ve Antalya’yı kapsayan gezilerinde buraya da uğramışlar ve müminlere nasihatlerde bulunmuşlardır.

Havarilerden bin atı yüz sene sonra uğrayan Evliya Çelebi ise buradaki manastır külliyesi için: ustasının elinden yeni çıkmış gibi ihtişamla ayakta, demektedir.

İlisra bugün Yollarbaşı adıyla Karaman merkeze bağlı bir mahalle olarak medeniyetin tam üzerine konduğundan park içinde birkaç sütun başlığı ve dibekten başka bir şey görülememektedir.

Sille de aynı medeniyetin devamı olarak Konya’nın bir mahallesidir. Havariler buraya da gelmişler ve şu anda mevcut Aya Elena kilisesi onların teşvikiyle yapılmıştır. Silledeki kaya yapıları tehlike arz ettiğinden dolayı ziyarete kapalıdır. Ancak Sille şu anda göz kamaştıran bir tarihi yapıya kavuşturulmuş ve adeta Konya’nın bir yeme – içme caddesi haline gelmiştir.

Aziz Pavlos ve Aziz Barnabas Silleden sonra beraberce Hz İsa’nın bildirdiği İslam’dan önceki Hak Dini tebliğ için o günün önemli bir putperest Roma yerleşkesi olan Kilistra’ya yönelirler.

İkisi arasında uğradıkları yerlerde, Romalıları Hakka davet için verilen vaazların konusu üzerinde gizli bir çatışma vardır. Pavlos, sünnet olmanın gereksizliğini ve domuz etinin iyiliklerini anlatırken Barnabas son derece rahatsız olur.

Kilistra’ya Norveç’ten izinli gelen Bayram Ali Ekiz arkadaşımızın arabasıyla gittik. Antalya yolundan Erenkaya / Bulumya mahallesinden bir km beriden sola sapınca 15 km daha tek şerit ve oldukça dar yoldan gidiliyor.

Kayalı Mahallesini geçtikten sonra Gökyurt mahallesine vardık Konya’ya yaklaşık elli km mesafedeki Kilistra’yı bulmak için nevigasyon çalışıyordu ancak telefonların buralarda çekmemesi nedeniyle onun da kafası karıştı.

Arabamızla köye varmadan beride sağda Kapadokya’yı andıran ve el işi inlerin göründüğü kayaları görünce sapmak istesek de vazgeçip köye girdik. Levhalar burada da tükenmişti. Beşinci soruşumuzun ardından Kilistra antik kentini köyün tam ortasında, hiçbir yön levhasının bulunmadığı, bir taksinin zor sığdığı daracık bir yoldan girerek bulabildik.

Yirmi – otuz metre kayaların yüz metre eninde bir alandaki oluşumuna sabitlenen bir yerleşimdi. Kayaların ortasında üç katlı olduğu dışındaki kaya oyumu pencerelerinden anlaşılan bir kilise var, kayaların sağ yanında taş dizilerek yapılmış merdivenleri tırmanarak daha görkemli bir kiliseye ulaşılıyor.

Ayrıca bu mini yerleşkede şaraphaneler, gözetleme kuleleri, sarnıçlar, dibekler, sütun başları, keşiş odaları ve lahitler görülüyor.

Buranın bir kopyası da köye girişte gördüğümüz yaklaşık üç km mesafedeki kayalarda buraya nazar ediyor.

Mini antik kentin önünde yeterli bir alan var, kenarına iki demire monte edilmiş bir de çöp kutusu vmevcut, içi tıka basa dolu ve etrafa da taşmış çöpler. Kapalı kilise ve şapellerdeki esiklerin içleri de çer çöp kaynıyor. Arkadaşımız Ali Ekiz alandaki atılan pet şişe benzeri atıkları eline toplayarak kutunun dibine bıraktı.

Azizler Barnabas ve Pavlos bu küçük kentteki insanları ikna etmeyi başardılar ancak onlar da Pavlosun dediği şekilde domuz etini helal, sünneti ise gereksiz olarak anladılar.

İkisi arasındaki alaka burada kopacak dereceye geldi. Son olarak beraberce Antalya’ya giderlerken Karaman Akçaalan köyündeki Phladelfia, Ermenek Gargara / Güneyyurt beldesindeki Kuşakpınar ve Yukarı Çağlar köyündeki Sbide antik kentine de uğradılar.

Domuz etinin helal sayılması ve sünnetin gereksizliği Romalıların hemen bu dine geçmelerini sağlamıştı. Pavlos da İncilini bu şekilde yazarak ilahi vahiye ihanet bir etti.

Antalya yolunda Zenonopolis (Büyükkarapınar – Elmayurdu – Ermenek) kentinde yolları tamamen ayrıldı, Barnabas buradan Kıbrıs’a geçerek Allah’ın vahyine uygun şekilde, adıyla anılan İncili kaleme aldı. Ancak bugün bile hala yasaklı bir İncil olup devasa Hristiyan dünyası Pavlosun İnciline tabi olarak batıl bir dinin içinde bocalamaktadır.

Hulasa Hristiyan medeniyeti Roma medeniyetinin inlerini kendilerine uyarlayıp yerleşirken Müslüman medeniyeti bu yapıların taşınan taşlarıyla başka binalar yapmayı tercih etti.

Yazarın Diğer Yazıları