
Gerilmeyelim Kopmayalım!
Mükremin Kızılca
Hiç gerilmeyelim, demokratik bir cumhuriyetimiz var, bir hukuk devletimiz var, yüz yılını tamamlamış modern bir devletimiz var. Aksamalar, hatalar, haksızlıklar oluyor mu? Oluyor!
Ama bunları düzel tmek için elimizde fırsat da var, bu fırsatlar seçimlerdir. Dünyanın en dürüst ve hilesiz seçimlerinin Türkiye’de yapıldığı dünya âlem bilir. Sandık başında her partinin gözlemcisi var mı? Var! Herkes her şeyi şeffafça izliyor mu, izliyor. O zaman hiçbir dedikoduya aldırmadan oyumuzu kullanalım, bizim görevimiz budur.
Tek yapmamız gereken seçmek istediğimiz parti ve lidere oy vermek ve çalışmaktır. Önce oy verelim, bu genel halkımızın yapacağı bir iştir. Sonra da isteyenler çalışmalara da katılsın, bu da kendisini bir şeyler yazıp söylemeye muktedir addeden kişilerin işidir.
İşte bütün mesele bu ikinci gurup vatandaşlarımızın tavrında toplanıyor: bu tavır propaganda sırasındaki çok keskin, aşırı, ısırıcı ve kanatıcı dildir!
Değerli kardeşlerim!
Türkiye Cumhuriyeti yüz yılını dolduran genç bir cumhuriyettir. Bunu dünya durdukça yaşatmak hepimizin görevidir. Başka alternatif bir idare biçimi yoktur, önce bunda bir anlaşalım.
Türkiye Cumhuriyeti devasa bir imparatorluğun enkazı altından doğrulan bir devlettir. Osmanlı imparatorluğu yapısı gereği bütün dini ve etnik kökenleri barındıran bir devletti. Şimdi de varisi olan yeni devletimizde bütün dini ve etnik guruplar az da olsa vardır. Az da olsa dedim çünkü 1923 mübadelesiyle fazlalıklar ait oldukları ülke ve topluluklara iade edildiler.
Osmanlı imparatorluğu 600 sene bütün bu gurupları ve devletleri muhteşem bir adalet ve hoşgörü anlaşılışıyla idare etti. Ancak 1789 Fransa devrimiyle artık bütün ayrı milletler kendi devletlerini kurma yolunda adım atmaya başlarınca bütün imparatorluklar gibi Osmanlılar da çözülüp dağıldılar. Osmanlının eski toprakları üzerinde şu anda elliye yakın devlet oturmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti devletinde şu anda birçok etnik köken vardır. Dini oluşumlar da vardır. Ancak cumhuriyet sözleşmesiyle bizler bir millet, Türk Milleti olarak yaşamaya ant içtik.
Seçim propagandasını ister sosyal medyada ister halka inerek yapalım asla birbirimizi kanatıcı, ısırıcı, itici, kin nefret ve öfke aşılayıcı tavırlardan uzak duralım.
Unutmayalım: Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir ve bu ülkede: Turancısı, şeriatçısı, komünisti, İslamcısı, Dinlisi, Dinsizi, ateisti, ataisti, Atatürkçüsü, laiki, dindarı, moderni, ırkçısı, küreselcisi vardır ve herkes aynı haklara sahiptir.
Tek yapmamız gereken tahammül ve hoşgörüyle birbirimizle konuşabilmektir. Birbirimizin varlığına katlanabilmektir. Bu görüşlerden hepsi kesinlikle tek doğru kendi görüşünün olduğunu savunur. Ve diğerlerini zavallı olarak görür. Ama bu doğru bilinen şey de doğru değildir, en azından algı şekli yanlıştır.
İşte bu yanlış nedeniyle herkes tabanda ve tavanda diğerini hıyanet ve ihanetle suçlamaktadır, bu ise çok tehlikeli bir yaklaşımdır.
Kimse kimseyi küçük görmemeli, hakaret etmemeli, farklı düşündüğü için incitmemelidir. Dini siyasete kesinlikle karıştırmamalıdır. Dinin yeri her şeyin üstündedir. Din ile sevdiğimiz partiyi özdeş yaparsak diğer partilere oy verenleri tekfire başlarız. Falan adam, filan cemaat veya şu tarikat bu tarikat neden bize oy vermedi, diye kin besleriz. Bu da mensubu olduğumuz dinin ruhuna zıttır.