Mükremin Kızılca

Evlerin mescit yapılması uygulamaları

Mükremin Kızılca

1441 / 2020 ramazanı bütün dünyada evlerde geçiriliyor.

Korona belasından dolayı kıblemiz Kâbe çevresinde bulunan Mescid-i Haram ve ilk kıblemiz Kudüs-i şerifteki Mescid-i Aksa da dâhil bütün mescitler bulaşıcı hastalıktan korunmak için kapalıdır.

Tarihte böyle, tüm müminleri kapsayan bir uygulamaya gitme zarureti iki dönemde daha vaki olmuştur.

Bağdat’a Moğol belası Hülagü’nün yaptığı baskın, Kâbe’ye Haccac’ın yaptığı saldırılar ve Kâbe’nin 1650’de sel baskınıyla altı ay bakıma alınması gibi mevzii hadiselerde sadece o mahallere ait kısıtlamalar yapılmıştı.

Kur’an-ı Kerimden öğrendiğimize göre İslam tarihinde iki defa daha genel bir uygulamaya şahit oluyoruz. Bu iki hadisede de evlerin mescide çevrilmesini ve dışarıda ibadet ederek Mümin toplumun tehlikeye atılmaması sağlanmıştır.

1- Hazreti Musa aleyhisselam Kıptilerin ülkesi Antik Mısıra peygamber olarak gönderiliyor. Karşısında da ünlü ulûhiyet iddiasındaki hanedan Firavunlar vardır.

O günün müminlerine şu şekilde ilahi emir sadır oluyor:

“Mûsâ’ya ve kardeşine, “Kavminiz için Mısır’da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Müminleri müjdele” diye vahyettik.” (Yunus 87)

 2- Son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (sav) efendimiz Mekke-i Mükerremedeki ilk tebliği yıllarında da benzer duruma şahit oluyoruz.

Yeryüzünün ilk mescidi olan Kâbe-i muazzama tevhitten ve Haniflikten uzaklaşarak putlarla doldurulmuş ve oraya sadece şirk ehli yerleştirdikleri putlara tapınmak için gidiyorlardı.

Müminler gidemiyorlar, gitseler ve orada Allaha secde etseler bile görülmedik işkencelere maruz kalıyorlardı.

Bu hususta yüce peygamberimizin bir defasında orada namaza durup secdeye kapanınca şirk ehlinin yaptıklarını anlatmaya dilimiz varmıyor.

Bu durumda Müslümanlar Erkam b. Ebü’l-Erkam r.a hazretlerinin evini mescit yapmışlar ve orada ibadetlerini ifa ediyorlardı.

Kâbe’ye çok yakın ve nazır olan bu ev dışarıdan Hicaza gelenlerle tebliğ için görüşmeye de elverişliydi.

Daru’l-Erkam denilen bu ev oldukça geniş ve ibadete müsait salonları olan bir evdi.  Yaklaşık olarak Müslümanlar Yüce Peygamberimiz nezaretinde bu evde dört yıl gizli gizli ibadetlerini yaptılar. Sayıları kırkı bulunca ise artık Mescid-i harama inmeye başladılar.  Nitekim Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. yılı Zilhicce ayında Hz Ömer (r.a.) ın Müslüman olmasından sonra Dârülerkam’dan ayrılmıştır.

Hz Ömer ve Hz Hamza’nın r.a. İslam’a girişleriyle topluca Kâbe’ye ilk vardıklarında müşriklerin büyük saldırı ve darbeleriyle karşılaştılar. Hz Ebubekir günlerce aldığı darbeden dolayı yatağa mahkûm oldu.

Erkam r.a. zengin ve nüfuzlu bir kişi olduğundan eve maddi bir baskı yapmıyorlardı. Ancak zaman zaman peygamberimizden etrafına topladığı bu fakir, fukara ve köle takımını (!) dağıtmasını istiyorlardı.

Kureyş’in ileri gelenleri Hz. Peygamber’e, “Fakir Müslümanları yanından kovarsan seninle gelir otururuz” demişlerdi. Hz. Peygamber de “Ben Müminleri kovamam” buyurmuştu. Onlar, “Bari biz senin yanına geldiğimizde onlar kalkıp gitsinler, biz çıkınca girsinler. Çünkü biz bunlarla oturmayı gururumuza yediremiyoruz,” demişlerdi. Resûlullah da bu kişilerin bu sayede Müslüman olabileceklerini düşünerek teklifi kabul etmek üzere iken şu âyet-i kerime inmiştir. (DİB Meali)

 “Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.” (En’am 52)

Erkam b. Ebü’l-Erkam hazretlerinin bu evi Abbâsî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr satın aldı. Dârülerkam III. Murad tarafından mescid olarak yenilendi (999/1591). Suudi Arabistan Krallığı’nca Harem-i şerif için yapılan çevre düzenlemesi sırasında Dârülerkam yıkılarak arsası Harem arsasına katılmıştır.

Bayram namazını camilerimizde kılmak ümidiyle!

Yazarın Diğer Yazıları