Mükremin Kızılca

Dörtlüklerin Demek İstediği

Mükremin Kızılca

İçi dışı nifak dolu bir plan
Beni bir noktada tutmaya gelmiş
Varsa boyu seksen santim bir yılan
Beni bülüç sanıp yutmaya gelmiş!

Uyan artık bir ışık yak
Uykudayken evemezsin!
Hayattayken sevmeye bak
Öldüğünde sevemezsin!

Söyleseniz de inanmaz özünüz
Hiç arlanmaz ve kızarmaz yüzünüz
Her yıl aynı teranedir sizinki
Müslümanın kurbanında gözünüz!

Bilir misin şu yaptığın ironi
Çıkarıyor içindeki irini
Eğer gerçek seveceksen birini
Dışlamanız gerekir mi birini!

Doğa yerine Tanrı deseniz olacak ta 
Aksi halde hamdır ve pişmemiştir ocakta 
İmanla kaldır başını, İzzet İslam'dadır, 
Saklanma gel gayrı, o bucakta şu bucakta!

Koca dünyayı neden dar edersin? 
Ne varı yok, ne yoğu var edersin! 
Bırak artık ellerle uğraşmayı 
Dostu kırıp, düşmanı yar edersin!

Herkes konuşur şimdi, uslu, ussuz 
O yiğit bir klavye kahramanı! 
Ağzında hep bir şerefsiz, namussuz
 Atar tutar vermez asla âmânı!

Hizmette sıkıntı yok, hizmetçide sıkıntı! 
O bozulursa eğer, hizmet enkaz, yıkıntı!

Aslı yok yaylası tümden oyundu
O İlk defa öldüğünde soyundu
Dağ taş onun sürü sürü koyundu
Hiç birini düzgün sağmadan gitti.

Ömür boyu bir vadide uyudu
Değişmedi onun aslı buyudu
Büyüdü büyüdü öyle büyüdü
Kocaman dünyaya sığmadan gitti.

Gözetmedi fakiri fukarayı
Alttakiler ile açtı arayı
En sonunda da bağladı karayı
Bir bereket olup yağmadan gitti.

Biz onu bir adam sandık
Taşı taşı, çok usandık
Oysa o bir ağaç sandık
Aman alınmasın sandık!

Gözlüğünü boşa silme
Kir pas gözündedir senin
Başkalarını suçlama
Kusur sözündedir senin.

İnmedin sahaya neden raftasın? 
Ne cennet ne cehennem, Araftasın 
Her zaman hep kazanan taraftasın 
Yapma gel, doğrudan inhiraftasın!

Yüreğimde ateşime dokunma 
Dünya ahret kardeşime dokunma 
Benim de var elbet özel hayatım 
Daha üçüme beşime dokunma!

Ağırdır, yoktur darası 
Atılmaz yazı turası 
Demokrasi halk şurası 
Bu memleket bizim dostlar!

Ferasetsiz, keşfedemez uzağı 
Öküzün altında arar buzağı 
İmandan, vicdandan yoksun olanlar 
Hep Müslümanlara kurar tuzağı.

Siyaset mi? Bu günlerde kör kuyu 
Ne sol duyu kaldı ne de sağduyu 
Değişti tabanın, tavanın huyu 
Kimisinin sonu, kiminin toyu.

Yazık oldu sana koptun bütünden 
Oysa hiç şüphemiz yoktu sütünden 
Hayanın rengi silinmiş betinden 
Şimdi zırt pırt konuşursun g..ünden. 

Oldun onun bozuk sütüne maya 
İhanet ettin sen yüce davaya 
Sanma gelecek hayat bedavaya 
Ne dağa yaradın ne de ovaya.

Küçükler büyürken biz küçülürüz 
Değişim dururken hep seçiliriz 
Her zaman aranmaz pas geçiririz 
Gramımız başka boyumuz başka.

Yazarın Diğer Yazıları