
Denizli Kitap Fuarı Notları
Mükremin Kızılca
Beşincisi düzenlenen ve Denizli büyükşehir belediyesinin düzenlediği kitap fuarına katıldık.
30 Eylül dokuz Ekim 2022 günlerinde tertip edilen fuarın haberini Ankara İLESAM bildirince hemen adı verilen Denizli İLESAM temsilcisini aradım ve değerli insan Mustafa Kütükçü hocamdan sekiz ekime tam gün yerimizi aldık.
Özel arabamızla ailecek yedi ekim Cuma sabahı Beyşehir üzerinden yola çıktık.
Aslında özel arabayla gitmek ekonomik açıdan son derece masraflıdır ama bizim Karahayıt kaplıca programımız da olduğundan tercih ettik.
Sabah namazını Beyşehir Eşrefoğlu Camiinde planlasak da Kızılören civarında başlayan sağanak yağmur bu hedefimize mani oldu.
Eğridir’i görmeyen ve gitmeyen hiç kimsenin onu olduğuna yakın bile hayal etmediğini düşünüyorum. Devasa uzanan bir göl kenarı yolumuzun sahili olarak uzun süre devam edince bu gölün neresi olduğunu sormak için durduk Eğridir gölü dediler. Henüz yol mesafe levhasında Eğridir’e 22 km yazarken bu göl kıvrıla kıvrıla giden çift yola sahil oluyordu.
Muhteşem manzaralar eşliğinde karşı sahilde dev kaya zincirleri altında pırıl pırıl sabah güneşiyle parlayan bir kent görülüyordu. Ama hiç burasının eğridir olacağını düşünmüyorduk bile.
Bu, çocukluğumuzdan beri eski kemik hastanesiyle meşhur kenti ilk defa görecektik. Gele gele az önce karşıdan gördüğümüz dev kayaların altında göle paralel ince bir hilal gibi uzanıp giden şehir Eğridir’di. Üzerini kuşatan dev kaya silsilelerinden düşebilecek kaya parçaları için kentin üzeri boydan boya demir tellerle ihata edildiği görülüyordu.
Sahile paralel etrafı yıkım araçlarıyla çevrili olan ve farklı renkli binanın ünlü kemik hastanesi olabileceğini tahmin ettik, sahilde uğradığımız çorbacıya sorunca “evet yıkılıyor ve yanına yenisi yapılıyor” deyince tahminimizde yanılmadığımızı anladık.
Cuma namazı için Çardak ilçesinde yola paralel camiye vardığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu: caminin imamının yeğenim Mustafa Ergin hoca efendi olduğunu gördük. Namazdan sonra eve gidip sohbet ettik.
Cuma akşamı mevlit kandili olunca Denizli’nin merkezi Çınar meydanına varıp 18 lira verip arabamızı park ettikten sonra büyük camiye vardık. Bu dev meydanda hummalı bir çalışmayı görünce sorduğumuz arkadaş “kandil simidi dağıtılacak bu hareketlilik ondan” deyince sıraya girip nefis ambalajı içinde bol susamlı simit paketimizi aldık.
Sekiz ekim cumartesi sabahı Google EGS Denizli Kitap fuarı yazıp yola çıktık, Denizlili şoförler belki o gün şehirlerinde gezen tek 70 plakalı araç olan arabamıza yol veriyorlar ve hatalarımızı affediyorlardı.
Fuara varınca İLESAM standına saat dokuzda kitaplarımızı geniş masamıza yerleştirdik. Bizden önce standa Antalya’dan değerli şair ve yazar arkadaşımız Ra’diye Diri hanımefendi gelmişti.
Saat ona doğru İLESAM Denizli temsilcisi Sayın Mustafa Kütükçü Bey geldiler. Gıyaben fuar vesilesiyle tanıştığımız Mustafa beyle vicahen kucaklaştık. Son derece ilgili ve beyefendi bir şahsiyet olan Mustafa Beyin, “arkadaşlar akşama kadar beraberiz inşallah, çay, kahve ve sularınız yanımda her an size servis yapabilirim” demesi bunun şahidiydi adeta.
Standımızdaki diğer yazar arkadaşımız Erdoğan Pamuk Bey her gelene beni takdim ederek tanıtma nezaketini gösteriyordu. Mustafa Kütükçü başkanımız da Denizlili yazar stantlarına götürerek beni tanıtma lütfunda bulundular. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Denizli ve Denizlili çok hoştu. Gıyaben tanıştığımız birçok sosyal medya arkadaşımız sürpriz yaptılar. Burada hiç beklemediğim İbrahim Zeybek ve Ersin Acar beyleri anmak isterim.
Denizlili gençler Hilalden Dolunaya adlı son kitabıma yoğun ilgi duydular. En fazla Temiz Hikâye ve Ayasofya Camii Vakfiyesi adlı eserlerimiz satıldı.
O gün adı gibi tam gün tam bir imza günü olmuştu.
Ermenek yöresiyle alakalı eserlerimizi satamadık, Ermenekli hemşerilerimizin Denizli’de fazla bulunmadığını anladık.
Masamızı teşrif eden belediyede bir daire müdürü. Ermenek yazısını kitapta görünce ilgisini çekti ve baktı, babam Büyükkarapınarda öğretmenken ben orada doğdum, dedi. Ama yabancı olduğu için 1845 Ermenek hane mal beyanları adlı kitabımızı teklif etsem de kökü Ermenek’te olmadığı için ısrar etmedim.
Bir hanımefendinin de gözü Ermenek kelimesine takılınca masamıza uğradı, Çukurbağ köyünden olduklarını ve yirmi yıldır Denizli’de ikamet ettiklerini söyledi. 1845 Ermenek hane kayıtları kitabına baktı, ben de sizin köy Sarıveliler’e bağlı olduğundan bu kitapta sizin köy Çukurbağ yok, dedim. Burada Sarıveliler 1830 nüfus ve 1845 hane mal beyanları adlı eserimizin inşallah 2023 tarihinde elimizde olacağını müjdeledim.
Fuar çok yoğundu, Denizlililer okumaya tutkun bir halk olduğunu kanıtladılar.
Pazar sabahı Denizli’den Karahayıta kaplıca için doğru yola çıktık, yol üzerinde Pamukkale Hierapolis antik kentini ve müzesini gezmek için Pamukkale travertenlerini yürüyerek geçmek zorundaydık.
Denizli'ye gelip de dünya mirası Pamukkale yalınayak gezilmeden olmazdı!
Bilet alındıktan sonra herkes pabucunu çıkarıp eline alarak yollara düşüyor.
Daha doğrusu Pamuk yığını gibi, arasından sıcacık kaplıca sularının aktığı, süt gibi beyaz kaya yüzeyinde yürümeye başlıyor.
Pamukkale belediye yetkililerine sorum şudur:
Oraya bir ayakkabılık yapılsa ve başına bir görevli dikilip cüzi bir emanet ücretiyle bu işi yürütse ve on binlerce yerli yabancı turist elleri boş yürüseler olmaz mı?