
Bizim Kızılelma'mız!
Mükremin Kızılca
Gençlerle Cuma Sohbetleri
1909 yılındaki Osmanlı imparatorluğunda yapılan son darbeden sonra taksimata hız verilen Osmanlı toprakları sadece Anadolu’ya sıkışıp kalarak 880 bin km bir alanda Türkiye adıyla 1923 yılında bir cumhuriyete dönüştü.
Osmanlılardan koparılan Asya’da, Avrupa’da ve Afrika’daki otuz kadar Müslüman eyalet ise bir bir bağımsızlıklarını elde ettiler. Bu bağımsızlıkların sonuncusu 1962 yılında Cezayir’in Fransa’dan elde ettiği bağımsızlığı sayılabilir.
Kardeş Türk topluluklarının bağımsızlığının gerçekleşmesi için 1990 yılına kadar beklememiz gerekti ve 70 yıl komünist esaretinden sonra beş tane Türki cumhuriyet azatlıklarına kavuştular.
Şimdi Diyorum ki!
Dünyada bir araya gelmedik topluluk kalmadı. AB / Avrupa Birliği adı altında otuza yakın Avrupa ülkesi tek çatı altında birleşiyor. Rusya eski SSCB’nin konumunu korumak için Türki cumhuriyetlerle BDT / Bağımsız Devletler Topluluğunu kurdu. Komünist Çin dünyanın en büyük nüfusuna silahına ve ekonomisine sahip bir güç haline geldi
Amerika kıtası ülkeleri NAFTA ve benzeri kuruluşlarla ekonomik ittifak halindeler.
Rusya ve Çin Şangay Beşlisi 1996 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti'nin Şanghay kentinde "Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Çin ve Tacikistan" ülkelerinin katılımıyla adına "Şanghay Beşlisi" denilen bölgesel güvenlik alanında derin iş birliğini öngören bir oluşum kurdular. 2001 yılında Özbekistan da bu oluşuma katılınca ismi "Şanghay İşbirliği Örgütü" olarak değiştirildi.
Üyeler: Çin Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan. Gözlemciler: Afganistan, Hindistan, İran, Moğolistan, Pakistan. Türkiye ise Şangay Beşlisi'nde Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka ile birlikte diyalog ortağı statüsünde bulunuyor.
Biz Türkiye olarak “Adriyatik’ten Çin Seddine” adlı Kızılelma’mızı bir türlü hayata geçiremedik. Merhum Demirel ve Özal’ın zaman zaman seslendirdikleri bu proje yüreklerimize su serpiyor, artık dünyada bir Türk birliğinin, Turan ülküsünün gerçekleşeceği sevinciyle havalara uçuyorduk.
Şimdilerde bundan fazla söz eden yok, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı başkanı olarak hemen konuya eğilmesini bekliyoruz.
Önce Turan ülküsünü bütün Türk cumhuriyetleriyle beraber tahakkuk ettirmemiz gerekiyor. Ardından da İİT’yi harekete geçirerek dünyayı titretecek Büyük İslam Birliğinin kurulmasına ön ayak olmamız elzemdir.
Ben bir Müslüman olarak şimdi diyorum ki!
İslam ülkelerinin sayısı 57 adettir. Bu ülkeler İİT yani İslam İşbirliği Teşkilatı adıyla tek çatı altında bir birlik oluşturmuşlardır.
Ayrıca bunların en kalabalık ve en gelişmişleri D-8, ya da İngilizce uzun adıyla Developing Eight (gelişmekte olan sekiz ülkeden oluşan bir uluslararası örgüt kurdular. Bu sekiz ülke Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya’dır.
Ama bu iki birlik son derece pasiftir, şu anda Türkiye’nin (Haziran 2022) dönem başkanı olduğu İİT’nin pasifliği üyelerinin de pasif olmasından kaynaklamaktadır.
Üyelerin pasifliği ise tamamına yakınının ABD’ye bağımlı olmasından kaynaklanmaktadır. Zira ekonomik olarak bağımlıdırlar, bu bağımlılıkları ellerini kollarını bağlıyor, onurlarını gururlarını ellerinden alıyor.
Bu bağımlı hatta şartlı yöneticilerin temizlenmesi ve İslam ülkelerinin ayağa kalkmalarını sağlamaya dönük bütün hareketler efendileri tarafından eziliyor.
Bu nedenle prangaları kırarak kıyam etmeleri çok zordur ancak ümidimizi asla yitirmemeliyiz. Prangaların kırılması ve İİT’nin dünyayı şaşkına çevirecek hamleler yapması için ekonomik bağımsızlığa kavuşmaları elzemdir.
Amerika İsrail ile beraber olup Evanjelist bir görüşle sahte dini birliklerini de kurarak üçüncü milenyumda bin yıllık krallıklarını kurmak için harekete çoktan geçtiler. Büyük Ortadoğu Projelerini adım adım icraya koymaya başladılar.
Bu bağlamda adamlar resmen Suriye ve Iraktaki terör faaliyetlerini organize ederek ülkemizi bir saldırıya maruz bırakıyorlar. Müslümanları böle böle küçültüp kendilerinin büyük projelerini gerçekleştirecekler akılları sıra.
Diğer İslam Ülkelerine karşı da hep teyakkuzdalar, en ufak bir İslami hareketi kendilerine bağlı yönetimlerce bastırıyorlar.
Bizim Kızılelma’mız için şu anda lazım olan, bütün Müslüman devletlerde tam bağımsızlığa kafayı takmış idarecilerdir.