
Beyşehir: Keşfi Gecikmiş Belde
Mükremin Kızılca
Elli yıllık Konyalı olarak benim için keşfi gecikmiş bir belde: Beyşehir
Konya Beyşehir Yolun Akyokuş’tan sonra ve İstanbul Yolu Dokuzun belden sonra (Gelemiş Beli) iklim farklılığının başladığı yerdir. Konya’nın batısında rakımla beraber yağış artışı da gözlenir.
Konya kuzeyde, doğuda ve güneyde dağlara 100 – 150 km uzakta iken batısında dağlar ve farklı iklimler hemen ensesinde Dokuzda ve Akyokuş’ta başlar.
Beyşehir yolunda Akyokuş’tan sonra iki bel vardır. Birisi Akyokuş’tan sonra beş altı km ileride Belenbaşı belidir rakımı 1460 metredir. Diğeri de Hanönü Beli olup Konya Beyşehir yolunun orta yerlerinde 1548 metre rakımdadır.
Akyokuş’tan sonra nefis bir ormanı sağlı sollu izleyerek ilerlersiniz. Bu 90 km süren bölümmüş yol size Beyşehir’e kadar enfes bir zaman geçirtir.
Bu mevsim kış olsa da yaz olsa da fark etmez, enfes güzellikleri her iki mevsimde de eşit lezzette tadabilirsiniz.
Mesela Ankara, Karaman ve Ereğli yollarında tek tük ağaca rastlarken bu yolda ağaçtan arınmış kuru toprak bulamazsınız. Kışın zemheride Konya ovasında kar ararken buralarda her yer bembeyaz olur.
Konya’yı Beyşehir’e doğru çıkıp sağda Sarayköy sırtlarında ünlü Gevele Kalesinin bulunduğu Takkeli Dağ ikizlerini geride bırakırken Loras dağları, Aladağlar, Altınapa Barajı ve sağlı – sollu; Dere’nin, Ulu Muhsinenin, Kiçi Muhsine’nin Zaladın’ın, Kızılören’in ve Derbent’in eşsiz manzaralı yaylaları size eşlik eder.
Kızılören’den on km sonra sağda Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı 2. Kılıçaslan’ın Bizans İmparator 1. Manuel Komnenosla savaştığı Miryokefalon Kalesini ve onu sarmalayan Bağırsak Boğazını izlersiniz.
Gelişli – gidişli oldukça rahat bir yolculuğa sık sık durup etrafı temaşa edeceğiniz cepler de inşa edilmiştir. Bu ceplerde mescitler, devamlı akan çeşmeler ve diğer mini sosyal tesisler de yer alır.
Şahsen ilk diyebileceğim Konya Beyşehir arası tam bir yolculuğun gerçekleştiği beş Haziran 2020 günü, baharın bütün hazırlıklarını tamamlayıp görevi yaza devretmeye başladığı muhteşem bir tarihti.
Ortalama elli yıllık, bütün hazine arazilerini ve meraları kaplayan taze bir orman var. İçinde Konya merkez gibi sadece saksağan ve kargaların hâkim olmadığı her türlü ötücü kuşun yerleşip yuva yaptığı ve yanından geçerken sizi selamlayan kuşlarla süslü bir orman.
Çağıl çağıl akan sularla sulanan özel arazileri lebalep dolduran her çeşit meyve bahçeleri ile devam eden bir yol boyudur Konya Beyşehir yolu.
Beyşehir’e 30 km kala başındaki karlara yeni alaca düşmüş bir dağ izler sizi. Siz yaklaştıkça o uzaklaşır, Beyşehir’e vardığınızda ise o gölün öbür ucuna geçmiş olur. Sekiz yüz yıllık Eşrefoğlu Camii ile bu dağ arasına Beyşehir Gölü girer.
Bu dağ: güneyi Antalya’ya, kuzey ve batısı Isparta’ya, doğusu da Beyşehir’e ait olan Anamas dağıdır.
Konya İl Kültür Turizm Müdürlüğü kayıtlarına göre Beyşehir Gölü:
“Göller yöresinde yer almakta olup, ülkemizin en büyük tatlı su gölüdür. Barındırdığı yaban hayatı, doğal güzellikleri ve tarihi değerleri ile göllerimiz içerisinde özel bir yeri olan Beyşehir Gölü; güzel, mavi rengi, irili ufaklı adaları, kumsalları, karstik mağaraları ve bozulmamış bitki örtüsü ile ülkemizin en güzel göllerinden biridir. Gölün güney ve kuzey kıyıları sığ olup, en derin yeri 10 metreyi bulmaktadır. Başta Sazan olmak üzere Levrek, Kadife, Akbalık ve Aynalı Sazan gölde bulunan balık türleridir.
Beyşehir Gölü çevresi, 20.02.1993 tarihi itibariyle Milli Park Statüsüne alınmış olup, milli park alanı 88 bin 750 hektardır. Yüzölçümü 651 kilometrekare, uzunluğu 45 kilometre, en geniş yeri 25 kilometredir. Çevresi, yüksekliği 2 bin metreyi aşan dağlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1.115 metredir. Gölün içinde pek çok ada vardır.”