
Bağırsak ve Deriyle Açılan Okullar
Mükremin Kızılca
1800’lü yılların başlarında Avrupa sanayiini tamamlamış, her alanda devrimlerini ve yeniliklerini yapmış ürettiği malları satmak için gözünü Osmanlıya ve onun hükümran olduğu topraklara dikmişti.
Silah sanayii, tekstil sanayii ve askeri sanayi başta olmak üzere Osmanlılar çok gerilerde kalmışlardı.
Her şeyimizi onlardan ithal etmek durumunda kalmış, savaşlarda bile onlardan yardım alır hale düşmüştük. Osmanlılar lale devri uykusunun mahmurluğunu henüz atamamışlardı.
Düşman en kenardaki topraklarımızdan yani Somali’den, Yemenden, Cezayir’den ve Mısırdan başlamışlardı gaflet ve dalalet içindeki bazı padişahların gözü hala açılmamıştı.
Sanayi olmadığı gibi onun mamulü silahları kullanacak kalifiye eleman da yoktu. Henüz biz hala mahalle imamlarının okuttuklarıyla yetiniyorduk. Tanzimat fermanıyla yani 1840’lardan sonra daha yeni yeni sıbyan mektepleri ile ilkokullar açılmaya başlanmıştı. Ortaokul demek olan rüşdiyeleri, lise demek olan idadileri, yüksekokul demek olan mekteb-i sultanileri ve üniversite demek olan mekatib-i aliyeleri duymamız ve tanışmamız için 1890’lı yılları beklememiz gerekecekti.
Sultan 2. Abdülhamit 1876 tahta çıktıktan sonra 3 yıl Ruslarla savaşla geçtikten sonra Avrupa’yı yakalamanın yolunun eğitimden geçtiğini fark etmişti bu nedenle Osmanlı coğrafyasının bütün vilayet, sancak, kaza, kasaba ve köylerinde uygun birer okul açmaya kararlıydı.
Bugün bile bu okullar halen dimdik ayaktadır ve ya okul olarak, (Konya Lisesi, Kayseri Lisesi, Bilecik Lisesi gibi) kentin en önemli işlerinin icra edildiği binalar olarak kullanılmaktadır.
Aşağıdaki belgede Halep vilayetinden ihraç edilen kurban deri ve bağırsaklarından elde edilen parayla açılan okulların hikâyesini bulacaksınız.
“Maarif-i Umumiye Nezaret-i Celilesi Huzur-i Samisine (MEB Yüksek Makamına)
Devletlü Efendim Hazretleri
29 teşrin-i sani 1314 (11 Aralık 1898) tarih ve tarihli ve 117 umum numaralı emirname-i sami-i nezaret-penahilerinin (bakanlık emrine cevaptır) ariza-i cevabiyesidir.
Dahil-i vilayette (il içinde) zebh edilen (kurban olarak kesilen) hayvanat bağırsaklarından cüzi bir şey alınmak kabil ise mikdar-ı senevisi kaç kuruşa baliğ olacağı ve mekatib-i iptidaiye mesarifine karşılık olmak üzere daha ne gibi şeylerden intifa (yararlanmak) edilebileceği ol babdaki müzekkere-i çakeranem (şahsi hatırlatmam) üzerine makam-i ali-i vilayet-penahiden (valilik makamından) tamimen mülhakata iş’ar buyrulmuş idi alınan cevablardan haiz-i ehemmiyet (önem atfedilen) görülen Maraş mutasarrıflığıyla Ayntab (Gaziantep) kaymakamlığının tahriratları suretleri leffen takdim kılındı bu hususa ait tahkikat ve mütalaa-i çakeraneme (benim görüşüme) gelince maa mülhakat vilayet dahilinde senevi tahminen 600 000 koyun ve keçi zebh olunub musul vilayetinin iş’arı veçhile beherinin bağırsağından beşer para resim istifası (vergi alınması) halinde hasılatın senevisi 75 000 kuruşa baliğ olabilir.
...
Geçen 1313 senesi kanun-i evvelinden itibaren Girit ahali-i İslamiyesi için zebiha resmine zam olunub buraca mikdar-ı senevisi (yıllık miktarı) 120 bin kuruşa takarrüp eden iane-i lahmiye (et yardımı) ahalinin zerrece sızlandığının mucip olmaksızın bis’suhule tahsil edilmekte olduğundan bu kere mekatib-i iptidaiye mesarifine karşılık ittihazı suretiyle yekûn-i varidat-i seneviyesinin (yıllık gelirlerinin) tahminen 318 bin kuruşa iblağı (tamamlanması) memul-i kavidir (kuvvetle umulmaktadır) Bununla gerek merkez-i vilayette ve gerek mekatib-i ibtidaiyeden (ilkokul) mahrum olan mülhak kasaba ve köylerde mükemmel ve muntazam lüzumu kadar mekatib (okul) tesisi ve küşadına (okul açılmasına) muvaffakiyet elvererek saye-i ali-i fahimanelerinde maarifçe terakkiyat-i matlubenin (arzu edilen ilerlemenin) husul-pezir olacağı (elde edilmesi) bedihi olmakla ol babta ve her halde emr u ferman hazreti men lehü’l-emridir.(bu konuda son söz padişahındır)
20 şevval 1316 ve 18 Şubat 1314 (2 Mart 1899)
Halep Maarif Müdürü”
(Kaynak: BOA MF – MKT - 421-56-5)