Ataizm Ateizm ve Teizm
Mükremin Kızılca
Gençlerle Cuma Düşünceleri- 8
Üç ayların İslam ümmetine ve Türk milletine iyilikler getirmesi niyazımızla hayırlı cumalar!
Değerli okuyucularım, şurası muhakkaktır ki Ataizm, Ateizm ve Teizmin en güçlü olduğu zaman İslamiyet’in ilk tebliğ edildiği dönemdir. İslamiyet’in tebliğinden amaç da bu üç dinsizlik cereyanından insanları kurtarmaktır.
Bu üç hastalığın teşhisinde öne çıkan ana sebep cahilliktir. Çünkü bu üç hastalığa müptela olanların başvurduğu bir nokta da İslamiyet’i gerçek manada öğrenmekten uzak durmalarıdır. Bunun sebebi de, okuduklarımızdan etkilenerek acaba biz de Müslüman olur muyuz? Korkusudur.
Eğer aksini iddia eden zamane ataist, ateist ve teisti varsa bütün bildiklerini bir kenara koyarak Kur’an-ı kerimi ve son peygamberimizin hayatını samimiyetle okumalarını tavsiye ederiz.
Her halükarda Allahtan kaçmanın yolu yoktur kaçılacak ve sığınılacak tek merci odur. Bizlere Allah cc şimdiden şöyle sesleniyor:
“Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.” (Şura 47)
Yüce peygamberimize (sav) şirk ehli en fazla “atalarının dinine dil uzattığı” gerekçesiyle kin ve nefret besliyorlardı.
Atalarının taptıklarına tapanlar İslamiyet’i tebliğ eden peygamberlere şöyle derlerdi:
“Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.” (Araf 70)
İşte ataizm budur: ataistler İslam’a değil sadece atalarının batıl kültürlerine bağlı kalmayı tercih ediyorlardı. Zaman ve zemin neyi gerektirirse gerektirsin atalarının ortaya koydukları kültlere arkalarını dönmezlerdi.
Hiçbir İslami değere, Allaha ve peygamberlerine inanmayanlara da ateist denir.
Peygamberimiz döneminde ateizm de doruklardaydı. Bunların kafalarına yatmayan en önemli nokta öldükten sonra dirilmekti. Bu hususu Allah cc şöyle açıklamaktadır:
“Kendi yaratılışını unutarak bize bir mesel verdi: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" dedi. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.” (Yasin 78-79)
İşte ateizm de budur. Şimdikilerin de binlerce yıl öncekilerin de bilemedikleri nokta “nasıl diriltilme hususudur” ki ayet tek cümle olarak ağızlarını kapatmıştır.
Dezim meselesi de yeni değildir, Yunan antik felsefesinin bir ekolü olup yumuşatılmış bir ateizm şeklidir. Son zamanlarda Müslüman gençlerin deizme kaydığı, aydın kesimde de arttığı vurgusu dikkati çeken deizm asr-ı saadette müşriklerin bile uzak kaldığı bir sapkınlıktır.
Ancak burada verilmek istenen mesaj Müslümanların, bazı Müslümanların olumsuz durumlarında etkilenerek bu akıma sürüklendiği imasıdır ki doğrudur. Müslümanlar özellikle genç Müslümanların, tanıdıkları koca koca önderlerin yaptıkları hıyanetler karşısında bocaladıkları bir gerçektir.
İslam tarihinde bunun çok daha vahim örnekleri vardır: peygamberimizin ölümüyle yaşanan riddet olayları ve Hz Ali – Muaviye savaşından sonraki haricilik hadisesi birer örnektir.
Ama iman böyle sert rüzgârlar karşısında eğilecek kadar dermansız olmamalıdır.
“(Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma.” (Neml 70)
Bu ayette peygamberimize karşı ataist, ateist ve deist gurupların yanında münafıkların da neler yaptığına atıfta bulunulmaktadır.
İman bu tür sarsıntılarla hırpalanacak bir şey değildir.
Zira İslam tabi değil metbudur. Yani başkasını takip eden değil takip edilendir.
Müslüman da aynı şekilde uyan değil uyulan yani başka batıl din ve öğretilerin takipçisi değil İslam’ın bir temsilcisi olarak uyulan olmak zorundadır.
İslam izzet ve şerefin kaynağıdır, Müslüman da İslam’la şereflenmenin verdiği onurla şerefli ve azizdir.
“... Üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve Müslümanlarındır. Fakat münafıklar bilmezler.” (Münafikun 8)
Hâlbuki Allah’ın üstün kıldığı insanlar mümin insanlardır. Kur’an-i kerimde Hz Muhammedin (sav) ümmetine yani bizlere “siz en üstünsünüz” (Muhammed 35) buyurulmaktadır.
İnsanlığın son sığınağı ve binmesi gereken tek gemi olan İslam dininin müntesipleri yaratıcımız tarafından “Orta bir topluluk” olarak adlandırılarak şerefyap edilmiştir.
“Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl'e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.” (Bakara 143)