
Asıl hayat ahirettir Sonsuzluk yurdu / Dâru'l-huld
Mükremin Kızılca
Yüce peygamberimizin (sav) ifadesiyle yeryüzü, müminler için bir mescittir.
Bu nedenle her bakımdan dünyayı imar etmek, onarmak, yaşanılır ve mükemmel hale getirmek de onların vazifesidir.
Ahireti yani ebedi hayatı kazanmanın bir meydanı olan dünyayı da ahiretin bir tarlası olarak nitelendirmiş ve bu tarlayı en verimli halde kullanmamızı tavsiye etmiştir.
Asıl hayat olan ahireti kazanacağız diye dünyayı ihmal edip burada zalimlerin, inançsızların hükümferma olmalarına göz yummak Müslümanlar için bir zillettir. Bütün Müslümanlar sonsuz hayatı kazanabilmek için bu geçici hayatı ve imtihan yurdunu imar etmek zorundadırlar.
“Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 18)
Başlıkta yer alan cümlenin tam karşılığı olarak Kur’an-ı Kerim'de birçok ayet-i kerime vardır.
Bunlardan “dünya hayatı ancak bir oyun oynaştan ibarettir ahiret hayatı ise kalıcı ve yaşanacak hayattır” anlamındaki 4 ayeti beraberce okuyalım:
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz? “ (Enam 32)
“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebut 64)
“Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı (tamamen sarfetmenizi) istemez” (Muhammed 36)
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” (Hadid 20)
Ahiret yurdunun sonsuz yurt olduğu yüzlerce ayet tarafından dile getirilir. Kur’an’ımızın yürürlükten kaldırdığı Tevrat ve İncil’de de ebedi hayatın ahiret olduğu defalarca ayette teyit edilmişti. Bu bağlamda yüce kitabımız ahiret hayatını Daru’l-huld / sonsuzluk v atanı ve Yurdu olarak vasıflandırmıştır. Bu husustaki ayetlerden biri şöyledir:
“De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.” (Furkan 15)
Bayramlarımız
Ramazan ve Kurban Bayramı İslamiyet’in şairindendir yani sembollerinden ve işaretlerindendir.
Peygamber efendimiz Medine’yi teşriflerinde halkın iki günü bayram olarak kutladıklarını gördü ve onlara artık bundan sonra Ramazan'ın bitiminde fıtır bayramı ve kurban kesildiği günü de Kurban Bayramı olarak kutlayacağız bu iki günü sevinç ve sürur içerisinde kutlayınız buyurdular.
Enes ra rivayet ettiği bu hadis Ebu Davud’da geçmektedir.
Bu iki bayram gününde Medine halkı Sevinç gösterileri yaparlar hatta bazen Habeşli gösteri ekiplerini meydanda gösteri yaptırırlardı.
Bunlardan birisinde Habeşli bir grup bizim kılıç kalkan dediğimiz oyun gibi bir oyun sergiliyorlardı. bunu geriden gören Hz Ayşe Peygamberimize gelerek ya resulallah ben de bakmak istiyorum deyince Peygamberimiz madem öyle deyip onu yanağı yanağına denk gelecek şekilde kaldırdı ve Hz Ayşe anamıza gördün mü dedi Hz Ayşe de tamam deyince “hadi öyleyse git eve artık” buyurdular.
Yine bayram sevinçlerinden birisinde peygamber efendimiz Hz Ayşe'nin odasına girdiğinde iki kız çocuğunun def çalarak şiir söylediklerini gördü ve bir şey demeden yatağına uzandı. Bu sırada Hz Ebubekir’de geldi durumu görünce rasulullah'ın yanında bunu nasıl yaparsın? diye Hz Ayşe'yi azarladı.
Bunun üzerine Resulullah efendimiz “bırak onları bugün bayram günü” diyerek durdurdu ve bir müddet sonra kız çocukları odadan ayrıldılar.
Bu kız çocuklarının defle söyledikleri şiir Evs ve Hzrec arasında geçen bir savaşı anlatıyordu.
Bu iki olaydan da çıkan sonuç Bayram günlerinde farzları engellemediği, haramları teşvik etmediği müddetçe her türlü eğlencenin ve gösterinin yapılabileceği yolundadır.