Ankara Günlüğü
Mükremin Kızılca
25 Mart 2022
YHT Ankara Konya gidiş dönüş 53 lira. 65 yaş üstü oldukça ekonomik bilet aldık. Allah devletimize zeval vermesin!
Masalı koltukta karşılıklı dört kişi oturuyor, 1,45 saat içinde kimse kimseyle sohbet etmiyor, oysa bu masalar sohbet içindir ama kişi ya uyuyor ya da telefonla meşgul.
Ankara garında indikten sonra kitap valizinden dolayı taksi tutup ATO’ya kadar elli lira verdim, kitapları İLESAM standına teslim edip Kızılay’a metroyla indim. Buradan yaya olarak Ulus’a kadar yürüdüm. Ankara kartıma yeterli bilet ücreti yükledim.
Akşamleyin değerli aile dostumuz Yaşar Yılmaz abimi aradıktan sonra Pursaklar Saray’daki evlerine gittim. Gülsüm yengemin klasik pilav üstü parça et menüsü muhteşemdi.
26 Mart Cumartesi
Sabah erkenden yola çıktım, hava kar atıştırıyordu. Söğütözü’ndeki fuar alanının bulunduğu ATO kongresiuma geldiğimde kar oldukça yoğundu, çiçeğe kalkan ağaçlar beyaza bürünmüştü, korkulukların üzerinde üç beş santim kar olmuştu. Kar yağışı orta halli dört saat kadar sürdü.
Saat 12 ila 14 arasında imza saatim için masama kitaplarımı yerleştirdim, esas Ermenek kitapları için beklediğim misafirlerden önce genel okuyucu Temiz Hikâye, Yollar Beni Tanımadı ve Sigara Belası gibi eserlerimden alıp imzalattılar.
İkinci saatte masamızı sayın Prof. Dr. Tahsin Kesici ve Prof. Dr. Tanver Doğanay hocalarıma, şair – yazar arkadaşım Salih Kozan onurlandırdılar.
Prof. Dr. Tanver Doğanay hocam son dakikada gelince sıradaki yazar arkadaşı bekletmemek için alacağı kitapları kafede belirleyip teslim ettim.
Sayın Prof. Dr. Tahsin Kesici hocam ile kurucu rektörü olduğu TOBB üniversitesine gittik ve Beşir Çelebi’nin Mecmûatü’l-fevâid adlı çevirdiğim eseri üzerine bilgi verdim. Çalışma odasında epey sohbet etme imkânı buldum.
Akşama yakın vedalaşarak Kızılay’a indim ve akşam için evine davet eden bacanağım Hikmet Çokak’ın Sincan’daki evlerine Sıhhiye’den bindiğim banliyö treniyle ulaştım.
27 Mart 2022
Bugün pazar olduğundan saat ona doğru banliyö trenine binip garda indim. Sırt çantamı emanet dolabına teslim ettim. Emanet dolabı tamamen self servis çalışıyor, şahsen ilk defa kullandım, yola çıkarken bir buçuk gün için 24 lira para isteyen makineye ücretini ödeyince dolap kapısı açıldı ve emanetimi aldım.
Bu pazar günü amacım eski Ankara’yı yürüyerek baştanbaşa dolaşmaktı.
İşe anıtkabirden başladım. Burası tam manasıyla insan seliyle dalgalanıyordu. Herkes resimler çektiriyor, günü bir karede sabitlemek istiyordu. Girişteki üçlü heykellerden gözünü eliyle kapatan hukukçu kadın çok manidardı ve derin bir adalet manasını ihtiva ediyordu. Evet, hüküm veren kişi sadece suçu görmeli ve ona göre yargıya varmalıydı. Suçluyu görürse faraza akrabası ya da düşmanı olması durumunda bu yargıya duygu karışabilirdi. İşte bu noktada yüce yaratıcının şu ayeti aklıma geldi:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide 8)
Buradan bakanlıklar arasından geçerek Kızılay’a indim.
Trafiğe kapalı insan seli içinde yüzen arka caddeleri bir bir gezdim. Burada bütün insan çeşitleri vardır. Giyiminde kuşamında renginde yaşında ve inancında farklı insanlar bir arada dolaşıyorlar, yemek caddelerinde yemek yiyorlardı. Burası mozaik tabirine tam uyan bir atmosfere sahiptir. Başta gelen nedeni de öğrencilerin akın ettiği yer olmasıdır.
Kızılay’da üstte tren, zeminde araçlar, altta da metro tıklım tıklım hiç ara vermeden çalışmaktadır. İnsanlar yaşlılara yardımcıdır, yer verirler, düşersen kaldırırlar, sendelersen elinden tutarlar, yol sorarsan üşenmeden tarif ederler. Fuar sonrası elimde çantayı gören gençler kaptıkları gibi beni ağırlıktan kurtarıyorlardı.
Buradan Sıhhiyeye yürüdüm, Melike Hatun camiinde namaz kılıp istirahat ettim. Ulusa doğru yürümeye devam ettim, yol üzerindeki pul müzesini gezdim.
Ulusta yoğun bir insan seli ile karşılaştım. Hacı Bayram Camii civarı nefis bir biçimde düzenlenmiş, sanki her şey eski fiyat gibi, amele pazarının etrafı kapatılarak bekleyenlere kolaylık sağlanmış.
Trafiğe kapalı arka sokaklar genelde yeme içme ve alışveriş sokakları olmuş. 15 liraya balıkla karnını doyurabiliyorsun.
Burada halk mozaikten ziyade Anadolu tipidir. Giyim kuşam şive konuşma ve yeme alışkanlıkları Konya’dan farksızdır. Kızılay’da öğrenci kaynarken burada orta ve yaşlı kesim ağırlıktadır. Konya’daki Zafer Kızılay’ı, eski garaj civarı da Ulusu andırır.
Ulusun Sıhhiyeden gelen ve Bent deresine inen artı biçimindeki iki caddesi boylu boyunca EGO otobüslerinin duraklarıyla çevrili. Otobüse numarasıyla binip içinde yazılı ve sözlü verilen durağa göre iniyorsun, kimseye bir şey sormanız gerekmiyor.
Buradan kırk yıllık Ahmet Nogayoğlu abimin evine gidiyorum. Keçiören Ufuktepe’deki evlerine tarif üzere indiğim duraktan ulaşıyorum. Nimet ablanın akşam yemeği olan kazan börek ve ayak çayı mükemmel bir ikili oluşturuyordu.
Damadı Bayram Ergin kardeşim de akşam gelince derin sohbetler edildi.
28 Mart 2022
Sabahleyin Keçiören’den EGO ile sıhhiyede indikten sonra metro ile Milli Kütüphane durağına geldim ve buradaki Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığında hukuk müşaviri olan sayın Av. Serdar Ceylan kardeşimin daveti üzerine ofisine çıktım.
Öğleye kadar burada arşiv üzerine sohbet ettik, elde ettiği nadide berat ve fermanların asıllarını gözden geçirdik.
Buradan tekrar Sıhhiyeye kadar metroyla geldikten sonra Ulusa yürüdüm, buradan da dik bir çizgi gibi gara doğru yürüdüm ve saat 18’deki YHT için zamanı ayarladım.